IŞİD’in elindeki 49 rehinenin Türkiye’ye döndüğü süreçte IŞİD tarafndan infaz edilen tek şehidimizin kim olduğu ortaya çıktı.
101 günlük esaret, 49 rehinenin sağ salim evlerine dönmesiyle son buldu. Fakat aslında bu süreçte bir şehit de verilmişti. IŞİD, rehineleri an be an takip eden Ebu Casım kod adlı bir yerel haber elemanını yakaladı ve bir gün sonra infaz etti.
Tüm dünyaya parmak ısırtan rehine operasyonunda, aslında bir yerel haber alma elemanı, krizin 78. gününde şehit verilmişti. Ankara’nın uydu ve GSM üzerinden yürüttüğü teknik takibe paralel olarak 5 haber elemanı da karadan takip yapıyordu. 78 gün boyunca risk alarak, rehineleri an be an takip eden yerel haber alma elemanlarından biri de Ebu Casım kod adlı Musullu bir gençti. Haber elemanı, konsolosluk görevlilerinin kaldığı 6. ikamet adresinde, İŞID tarafından fark edilmişti. IŞİD, Ebu Casım’ın üzerinde bir Thuraya, yani uydu telefonu yakalamış ve ajan olduğunu iddia ederek, yakaladıktan bir gün sonra infaz etmişti.
Aynı gün siyah elbiseler içinde rehinelerin yanına bir grup IŞİD militanı geldi. Bunlar için ‘örgütün cellat kadrosu’ deniliyordu. Militanlar tam dört kez Başkonsolos Yılmaz’ı sözlü ve fiziki tacizle kamera karşına geçirip hazırladıkları bir mektubu okumasını istediler ancak ne Yılmaz, ne de diğer rehineler bu tehditlere boyun eğmedi. Hatta kendisine darp ve şiddet uygulanmasına rağmen Yılmaz, ‘Ben ülkemin şerefini kesinlikle sizin reklam malzemeniz yapmam; ülkemi, küçük düşürmem’ dedi.
Esaretin uzaması ile birlikte, rehinelerin büyük bölümünde, sağlıksız beslenmeye bağlı baş gösteren diş eti rahatsızlığı üzerine IŞİD 82. günde bir diş doktoru getirdi. Dişçi, kontrollerin ardından 3 rehinenin dişine geçici dolgu yapılmasına karar verdi. Bu sırada sarf ettiği söz, rehinelere bayram sevinci yaşattı. Dişçinin, ‘Ben size geçici dolgu yapayım, kalıcı dolguyu nasıl olsa Türkiye’ye gittiğinizde yaptırırsınız’ demesi, rehineler için kurtulacaklarına dair o güne kadar duydukları en umut verici sözdü.
101 günlük esarette sanıldığı gibi yerel personel 46 Türk rehinenin yanında değildi. IŞİD diğer üç Musullu konsolosluk çalışanını farklı bir noktada tutuyordu. Ancak 46 Türk arasında yer alan bir polisin Arapça bilmesi rehinelerin işini kolaylaştırdı. Zira 101 gün boyunca rehinelerle IŞİD arasındaki görüşmeleri sanılanın aksine yerel personel değil, rehine konumundaki Arapça bilen polis gerçekleştirdi.
‘Hayırlı Cuma’ müjdesinin ardından ilk istikamet Türkmen kenti Telafer oldu. Normal koşullarda bir saat süren Musul-Telafer yolculuğu güvenlik koşullarından dolayı iki saat sürmüştü. Burada bir süre bekletildikten sonra konvoy Sincar’a ulaştı. Ardından da Suriye’nin Türkiye sınır hattındaki Telebyat kentine hareket etti. 101 günlük esaretin artık bitmesine saatler kalmıştı. MİT yetkilileri ellerindeki telefonu getirerek Başkonsolos Yılmaz’a uzattı.
Hattın öbür ucunda MİT Müsteşarı Hakan Fidan vardı. Fidan’ın ‘Sabırlı olun bir saat içinde ülkenizde olacaksınız’ sözleri üzerine Yılmaz 45 arkadaşını etrafına toplayarak müjdeyi verdi. Yılmaz’ın ikinci telefon görüşmesi ise Başbakan Ahmet Davutoğlu ile oldu. Operasyonun her dakikasını Türkiye saati ile 14.00′den itibaren takip eden Davutoğlu’nun Yılmaz ile duygu yüklü 12 dakikalık bir görüşme gerçekleştirdiği belirtildi. Ardından takas gerçekleşti ve sınır hattındaki köprüye gelen araçlara binen 46 konsolosluk personelinin esareti son buldu.
‘Hayırlı cuma’ operasyonu
O gün herkes erken uyanmıştı. Başkonsolosun inşallah bugün hayırlı bir cuma olacak sözü herkesi heyecanlandırmıştı. 12.10′da Cuma namazına duran rehineler namazdan sonra hiç beklemedikleri bir anda bir misafir kapılarını çaldı. Musul Konsolosluğu’nun kurulduğu günden bu yana yakın ilişkide oldukları bir Sünni aşiret lideri gelmiş, ‘Cumanız hayır olsun’ deyip hazırlıklarını yapmalarını istemişti. Rehinelerin en son kaldığı Hristiyan evinde hazırlıklar 35 dakikada yapıldı. Türkiye’nin gönderdiği iki yarım otobüse binen 46 kişi 14.10′de harekete geçti. Onların harekete geçtiği saatlerde ise Ankara’da operasyon an be an uydu ve yerli insansız hava aracı HİLAL tarafından takip altına alındı.
Psikolojileri altüst eden an
ABD’li gazetecinin boynunun kesilerek öldürülmesi görüntüsünü, sabah 07.00′da bir Türk televizyonundan seyreden rehinelerin o an dünyalar başına yıkılmıştı. Psikolojileri altüst olmuştu. Ama tam da bu noktada kriz yönetimini o saate kadar başarı ile sürdüren Başkonsolos Yılmaz, ‘Arkadaşlar moralinizi yüksek tutun, devletimiz görüşmelerini sürdürüyor ve bizleri kurtaracak. Bizler bu coğrafyada ülkemizin şerefi için görev yaptık. Ülkemiz bizi yalnız bırakmayacaktır. Öleceksek de şerefimizle öleceğiz ‘ sözleri 46 kahraman için yeni bir motivasyon oldu.
IŞİD’E İSLAMI ANLATAN POLİS
Ana dili Arapça olan polis memurunun namaz vakitlerinde cemaat kurup namaz kıldırması, bir süre sonra IŞİD militanlarının da dikkatini çekti. Polis memurunun İslam üzerine yorumlarını dinlemek için genç militanların zaman zaman eve geldikleri oluyordu. Bu durum psikolojik olarak rehinelerin işini kolaylaştırıyordu.
Yeni Şafak
Haber Kaynağı: Rahatsız
0 yorum:
Yorum Gönder