Astımsanız korkmayın

Akciğer Sağlığı ve Yoğun Bakım Derneği (ASYOD) Havayolu ve Alerjik Hastalıklar Bilim Kurulu, dünyada yaklaşık 300 milyon kişinin mücadele ettiği astım hastalığının belirtileri ve hastaların izlemesi gereken tedavi yöntemine ilişkin bilgilendirme çalışması hazırladı.


ASYOD Başkanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, yaptığı açıklamada, ASYOD Havayolu ve Alerjik Hastalıklar Bilim Kurulunca “Astıma Karşı Çaresiz Değilsiniz” başlıklı toplumu astım, belirtileri ve tedavi yöntemlerine ilişkin bilgilendirme amacıyla çalışma hazırlandığını belirterek, çalışmada yer alan bilgileri paylaştı.


Astımın tekrarlayan nefes darlığı, hırıltı, göğüste baskı hissi ve öksürük gibi belirtilerle kendini gösteren kronik nefes yolu hastalığı olduğunu belirten Özlü, “Dünyada yaklaşık 300 milyon kadar astım hastası olduğu tahmin edilmekte. Ülkemizde yaklaşık her 100 erişkinden 5 ya da 7′sinde, her 100 çocuktan 13 veya 15′inde astım görülmektedir. Astım, çeşitli etkenlerle tetiklenen üst ve alt nefes yollarının daralması ile kendini gösteren ve ataklar halinde gelen hastalıktır” dedi.


Özlü, hastaların atak dönemleri dışında kendilerini iyi hissettiklerini ifade ederek, şunları söyledi:


“Astımda nefes yollarında mikrobik olmayan, alerjik karakterde ya da alerjik karakterde olmayabilen, süreklilik arz eden bir iltihap vardır. Bu nedenle nefes yollarının duvarları şiş ve ödemlidir. Bu durum nefes yollarının uyaranlara aşırı cevaplı olmasına sebep olur. Toz, duman, koku gibi uyaranlar ile hemen öksürük, hırıltı, nefes darlığı ve göğüste baskı ve tıkanıklık hissi gibi yakınmalar ortaya çıkar. Ataklar sırasında nefes yollarını saran kaslar kasılır, ödem ve şişlik artar, ilerleyen iltihapla nefes yolu duvarı kalınlaşır, esnek boru özelliğini yitirir ve katı kurşun boru gibi bir hal alabilir. Nefes yollarındaki sayıca ve hacimce artan salgı bezlerinden koyu, yapışkan kıvamlı bir mukus salınır.”


Tüm bunların nefes yollarını önemli ölçüde daralttığını ve havanın akciğerlere girip çıkmasını engellediğini anlatan Özlü, “Bu durum artan öksürük, nefes darlığı, hırıltı, hışıltı ile kendini göstermektedir. Hastalarda anılan şikayetlerin hepsi bir arada olmayabilir. Bazı hastalarda sadece öksürük bazı hastalarda da öksürük olmaksızın nefes darlığı olabilir, bazı durumlarda özellikle enfeksiyon varsa tüm yakınmalar bir arada ortaya çıkabilir” diye konuştu.


“Tedavinin hedefi hastanın hiç şikayetinin olmaması”


Prof. Dr. Özlü, astımda yakınmaların sigara dumanı, hava kirliliği, egzersiz, mesleki ajanlar, alerjen olarak adlandırılan ev tozu akarları, polenler, hayvan deri döküntüleri, mantar sporları gibi maddelerle tetiklendiğini dile getirerek, bu tetikleyicilerle şikayetlerin şiddetlenerek ortaya çıkmasının astım atağı olarak adlandırıldığını vurguladı.


Özlü, alerjik nezle, sinüzit, nazal polip gibi kronik üst solunum yolu hastalıklarının uygun yöntemlerle tedavi edilmediğinde astımla ilgili yakınmaların şiddetini arttırabildiğini ve hastalığın kontrolünü güçleştirdiğine dikkati çekti.


Astımın şekli ve şiddetinin zamanla ve kişiden kişiye değişiklik gösterebildiğine işaret eden Özlü, “Astım tamamıyla geçmese de tedavi edilebilen ve kontrol altına alınabilen bir hastalıktır. Tedavinin hedefi hastanın hiç şikayetinin olmaması, günlük kişisel ve mesleğinin gereği olan işleri herhangi bir kısıtlanma olmadan yapabilmesi, hastalık nedeni ile iş ve okul devamsızlığının olmamasıdır” dedi.


Özlü, astımda tedavinin amacının hastalık aktivitesinde tam kontrolün sağlanması ve bu durumun devam ettirilmesi olduğunu anlatarak, şöyle devam etti:


“Dünyanın pek çok gelişmiş ülkesinde olduğu gibi, ülkemizde de bu hastalığın tedavisi için gerekli her tür ilaç ve ekipman bulunmakta. Hastanın hastalık kontrol düzeyine göre, tam kontrolü sağlamaya yönelik olarak, yeterli ve uygun ilaç tedavisi ile astımlılar günlük yaşamlarına hastalık nedeni ile herhangi bir kısıtlanma olmadan devam edebilirler. Astımın kontrol altında olması demek, gün içinde ya da gece önemsenmeyecek kadar az ya da hiç astım belirtisinin olmaması, astım tedavisi için kullanmakta olduğu ilaçlara ilave olarak hızlı etkili nefes açıcılara hiç ihtiyacının olmaması, normal gündelik fiziksel aktivitelerini ve egzersizi rahatlıkla yapabiliyor olması, normale yakın ya da normal akciğer fonksiyonlarına sahip olması, hemen hiç astım atağı geçirmiyor olması demektir.”


“Doktorunuzdan yazılı eylem planı vermesini isteyebilirsiniz”


Özlü, astım kontrolünde sıkıntıya yol açan etkenler arasında ilaçların uygun dozda, uygun inhalasyon tekniği ve düzenli kullanılmamasının yanı sıra sigara dumanı, çevresel ve mesleki allerjenler, kimyasallar gibi tetikleyicilere maruziyet ve obezitenin sayılabileceğini sözlerine ekledi.


Astımlı hastaların, hastalıkla mücadelede kesinlikle çaresiz ve yalnız olmadıklarını vurgulayan Özlü, şunları kaydetti:


“Hastalığınızı kontrol altında tutmakta en büyük yardımcınız doktorunuzdur. Hastalığınızın kontrol altında olmadığını düşünüyorsanız ya da astımla ilgili şikayetlerinizde artma varsa mutlaka göğüs hastalıkları ya da alerji hastalıkları uzmanına başvurmalısınız. Doktorunuzdan kontrolü kaybettiğiniz durumda neler yapacağınıza dair yazılı eylem planı vermesini isteyebilirsiniz. Gerektiğinde hızlı etkili nefes açıcı ilacınızı vakit geçirmeden, nefes yollarınızın tamamen kapanmasını beklemeden kullanmalı, kontrol edici ilacınızın dozunu doktorunuzun önerdiği gibi arttırmalısınız.”


Özlü, bunlara rağmen hasta hala rahatlayamıyorsa derhal doktorunun aranması ya da hastaneye başvurulması gerektiğini belirterek, astımın kontrol ve tedavi edilebilir bir hastalık olduğunun unut


Kaynak: AA


Share on Google Plus

About Unknown

This is a short description in the author block about the author. You edit it by entering text in the "Biographical Info" field in the user admin panel.

0 yorum:

Yorum Gönder