Ceren Ala
Hollywood sinemasında kadınların erkeklerden az kazandığı, Avrupa sinemasında durumun farklı olmadığı ortada. Türkiye sinemasında ise bazı filmlerin cinsiyetçi yaklaşımını yadsıyamayız. Diğer taraftan erkek odaklı filmlerin çekilmesinden şikayetçiyiz. Bir kadın olarak durumun vehametiyle yaşamaya çalışırken Hollywood’dan haber geldi: James Bond’un yeni filminde 007’yi oynamak üzere iki kadın aday belirlendi ve kendimle çeliştiğim yazım ortaya çıktı.
BOND NASIL BOND OLDU?
İngiliz yazar Ian Fleming tarafından 1952’de yaratılan hayalî İngiliz ajan karakteri James Bond sinemaya 1962’de uyarlandı. “Dr. No” isimli filmde Sean Connery çok yakışıklıydı. Cüneyt Arkın yapsa güleceğimiz insan üstü dünyayı kurtarma çabalarını James Bond hayata geçirirken ağzımız açık kaldı. Aslında kadınlar olarak derdimiz dünya değil dünyanın en çekici ajanıyla tanışmış olmaktı. Tabi ki 62’de hayatta değildim fakata bugün bile en iddialı Bond’un Sean Connery olduğunu düşünürüm.
Yıllar içinde onlarca Bond filmi çekildi. David Niven, George Lazenby, Roger Moore, Timothy Dalton, Pierce Brosnan ve Daniel Craig her seferinde güçlü kollarıyla dünyayı yerinden oynattı. İşi olmasa yataktan çıkmayacağına emin olduğum Bond’un kadınlara zaafı ortadaydı. Ursula Andress, Britt Ekland ve Halle Berry “Onlar kadınsa biz neyiz” şeklindeki amiyane özgüvensizlik cümlesini sarfetmemi sağlayan Bond kızlarındandır. O filmlerde kadınlar merak unsuru oldu. O kadının hangi sahnede ortaya çıkacağı, neler giydiği, gerçekten iyi mi yoksa tuzaklarla dolu mu olduğu tarafımızdan heyecanla beklendi.
1995’te Pierce Brosnan “Golden Eye” ile 17. Bond olarak tarihime geçti. 350 milyon doların üzerine hasılat yapan filmin ardından Brosnan neyse ki serinin 3 filminde daha boy gösterdi. Sonra o kara ya da sarı gün geldi çattı. Bu ajanın kaşları öyle sarıydı ki görünmüyordu. Bond dediğin kaşını kaldırırdı, viskisini yudumlarken kaşının da yardımıyla attığı bakışla “eller yukarı” etkisi yaratırdı. Kaşsız ama kaslı Daniel Craig 2006’da “Casino Royal” ile başladığı serüvene “Spectre” ile son verdi. Film ilk üç gününde 70 milyon doların üstünde hasılat elde ederek rekor kırdı.
Serinin yeni filmi için hazırlıklar başladı. Ancak bir engel vardı. Daniel Craig, 300 milyon liraya yakın Bond olmaya devam etme teklifini geri çevirdi. “Görevimi tamamladım” ve “Bond olacağıma bileklerimi keserim” Craig’in vakur ve isyankar açıklamaları arasında yer aldı.
BOND ADAY ADAYLARI!
Bahisler açıldı. Tom Hiddleston, Idris Elba ve Damien Lewis, adaylar arasında gösterildi. İngiltere’de gerçekten bahis açıldı ve Hiddleston’a yatırılan yüklü kupon nedeniyle bahisler bir süre durduruldu. Benim oyum da İngiliz aktörden yana. Bir kere tiyatro yapıyor. Jim Jarmusch’un “Only Lovers Left Alive” filminde harikalar yaratıyor. Üstelik kaşları var! Damien Lewis olasılıklar arasında ama Idris Elba konusunda şüpheliyim. Eğer bir süpriz olur da Bond olarak karşımıza çıkarsa yıllardır süren siyahi oyuncuların ötekileştirilmesi durumunu büyük bir rolle sarsmış olacak. Aslında Idris Elba gibi siyahi bir ismi yeni Bond adayları arasında göstermekle, kadın oyuncuları aday göstermek aynı kapıya çıkıyor. Algı değişecek, risk alınacak ama belki de çok tutacak. Ya da isim çoktan belli, şimdiden merak uyandırılmaya çalışılıyor.
BOND, JESSICA BOND!
Bir sabah uyandık ve Bond’un kadın olabileceğini öğrendik. Hayatımın inanmaya en çok ihtiyaç duyduğum döneminde karşıma çıkan “X Files”in yıldızı Gillian Anderson ilk aday oldu. 47 yaşındaki aktris işin altından kalkabilir. Ama o zaten ajandı. Üstelik Ajan Scully’ydi. Bilime inanan çok başarılı bir doktordu. Bir ağırlığı vardı. Dizinin diğer başrolü David Duchovny, Bond erkeği olursa belki. Birkaç uzaylı ajan da dünyayı istila ederse, füzeyi kaldır, uzaylıyı indir derken şahane bir X Files filmine imza atılır.
Başka bir sabah Emilia Clarke’nin ilk kadın Bond olmak istediğini öğrendik. Dünyanın bayılarak izlediği “Game of Thrones”te Khaleesi karakteriyle göz dolduran 29 yaşındaki Clarke ancak James Bond’un kızı olarak boy gösterir diye düşünüyorum. Babam şöyleydi, babam böyleydi derken 90 dakikalık bir cici kız portresi izleriz gibime geliyor. Clarke’nin Bond erkeği olarak Leonardo Di Caprio’yu görmek istediği de paylaşılanlar arasında.
Kadınların aşağılandığı, erkeklerden daha az kazandığı, hikayelerinin önemsenmediği bir sektör tabi ki istemiyoruz. Ancak kadınlar olarak James Bond’u en erkek haliyle izleme hakkımızın elimizden alınmasına karşıyız. Zira ajan dediğimiz şey, çekici, güçlü, ölürken bile espri yapabilen, asi, çevik, zeki ve yakışıklıdır. Hele hele bu ajan James Bond’sa.
Kaynak: NTV Kültür & Sanat
Haberin Devamı
James Bond’umuza dokunmayın!
0 yorum:
Yorum Gönder