Tevfik Fikret 148 yaşında

Devrimci ve idealist fikirleriyle Mustafa Kemal başta olmak suretiyle devrin pek fazlaca aydınını etkileyen Tevfik Fikret doğum gününde anılıyor.


1867 senesinde İstanbul da doğan Tevfik Fikret, Servet-i Fünun devri şairlerindendir. Çankırılı Hüseyin Efendi ile Refia Hanımın oğlu olan Tevfik Fikret’in aslolan adı Mehmet Fikret’tir. Hac ziyaretine giden anası Refia Hanım, 1879’da dönüş yolunda kolera sebebiyle ölünce Tevfik Fikret, 12 yaşlarında öksüz kaldı. Babası, saraya jurnal edilerek Arabistan’a sürgüne göndermiş olduğu için kız kardeşi ile kendisinin bakımını anneannesi ve büyük yengesi üstlendi. Hemen hemen çocukken annesini yitirmek, onu yaşamı süresince etkiledi. 19 yıl sürgünde kalan babası da sürgünden asla dönemedi ve orada öldü.


Aksaray’daki Mahmudiye Valide Rüştiyesi’nde öğrenimine süregelen Tevfik Fikret, fazlaca dindar bir ortamda yetişmekteydi. Okulu, 93 Harbi yenilgisinden sonrasında Rumeli’den İstanbul’a gelen göçmenlere tahsis edilince öğrenimine Galatasaray Sultanisi’nde devam etti. Bu yeni okula girişi hayatında bir dönüm noktası oldu. 11 yıl tahsil görmüş olduğu okulunda devrin mühim edebiyatçılarından Recaizade Ekrem, Muallim Naci, Muallim Feyzi benzer biçimde seçkin öğretmenlerin talebesi oldu. Şiir yazmaya lise yıllarında başladı. Öğretmenlerinin teşviki ile yazdığı ilk şiiri, Tercüman-ı Hakikat’te yayımlandı. Nazmi mahlasıyla yazılmış, gazel tarzında bir şiirdi. Okulu 1888 senesinde birincilikle tamamladı. Eğitim manasında mevzuya başka türlü bakılırsa 1964 senesinde Ankara’da onun fikrini yaşatma amacı ile Tevfik Fikret Lisesi kurulmuştur.


1895′te Recaizade Ekrem, Fikret’i bir bilim dergisi olan Servet-i Fünun’un sahibi Ahmet İhsan ile tanıştırdı ve onları dergiyi bir edebiyat dergisi haline getirmeye ikna etti. Mecmua, Tevfik Fikret yönetiminde çıkmaya başladığı 256. sayıdan itibaren bir edebiyat dergisi haline geldi. Ozan, 1895 yılının Haziran ayında oğlu Haluk’un doğumuyla baba oldu. O sıralarda sanat yaşamının en verimli devresini yaşamaktaydı. Şiirlerini “Mehmed Tevfik” yerine “Tevfik Fikret” olarak yayımlamaya başlamıştı.


DÜNYAYA MEYDAN OKUDU


Tevfik Fikret, 1896 yılı sonlarında Robert Kolej’de Türkçe dersleri vermeye başlamıştı, bu görevi ölümüne dek sürdürdü. Okul haricinde kalan tüm zamanını dergiye veriyordu. O günlerde dostu İsmail Safa’nın evinde okumuş olduğu Abdülhamit karşıtı bir şiiri, gözaltına alınmasına yol açtı. Evi arandı, söz mevzusu şiir bulunamayınca birkaç gün sonrasında özgür kaldı. Fazlaca geçmeden, Robert Kolej’de bir çaya karısıyla beraber gitmesi bahane edilerek gözaltına alındı. Bu vakalar, Fikret’te inziva düşüncesini derinleştirmişti; dostları Hüseyin Cahit, Mehmet Rauf, Hüseyin Kazım, Dr. Esat da düşüncelerine katıldı; beraber Yeni Zelanda’ya gitmeyi; bu gerçekleşmeyince Hüseyin Kazım’ın Manisa’daki çiftliğine yerleşmeyi düşündüler sadece Tevfik Fikret vazgeçince arkadaşları da vazgeçti.


1900 senesinde ilgiyle karşılanan ilk kitabı “Rubab-ı Şikeste (Kırık Saz)”‘ı yayımlayan Tevfik Fikret, Ahmet İhsan ile mecmua yönetiminde uyuşamadığı için ertesi yıl topluluktan ayrıldı. Artık yalnız Robert Kolej’de öğretmenlikle meşguldü. Ricası üstüne Servet-i Fünun’un yönetimini Hüseyin Cahit üstlenmişti. Birkaç ay sonrasında Servet-i Fünun, Hüseyin Cahit’in Fransız İhtilali üstüne bir çevirisi yüzünden kapatıldı ve grup tamamen dağıldı.

Yönettiği derginin çevresinde yenilikçi bir grup aydın toplanmıştı ve mecmua, bu sanat topluluğuna adını verdi. Sanatta hem içerik hem halde atılım yapmayı ilke edinen, ağdalı dilleri ve karamsarlığı ile tanınan topluluğun hareketine ise Edebiyat-ı Cedide (Yeni Edebiyat) denildi. Bu ekolde Fikret’in yanı sıra Halit Ziya, Cenap Şahabettin, İsmail Safa, Mehmet Rauf, Samipaşazade Sezai, Hüseyin Cahit, Ahmet Şuayip, Hüseyin Siyret benzer biçimde adlar bulunuyordu.Kurulan bu topluluk, siyasal eylemlerden uzak görünüyordu. Zaman içinde Fikret’in şiirlerindeki toplumsal boyut arttı, ulusalcılık ön plana çıktı. 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı’nda Türkler’in büyük bir zafer kazanmasından etkilenerek kahramanlık ve zafer şiirleri yazdı. “Yenişehir Gazilerine” adlı şiirinde dünyaya meydan okudu.


DEVRİMCİ KİŞİLİĞİNDEN TAVİZ VERMEDİ


Meşrutiyet’in ilanı, Tevfik Fikret’in inzivadan çıkmasını sağlamış oldu. Selanik’teki İttihat ve Terakki yönetiminin isteği üstüne Meşrutiyet’in İlanı’ndan 13 gün ilkin “Millet Şarkısı” adlı marşı yazmıştı. Devrimin habercisi olan bu marş elden ele dolaştı. Meşrutiyet’in ilanından sonrasında “Rücu (Geri Alış)” adlı şiirini yazarak İstanbul’a savurduğu lanetleri geri aldı.


Hüseyin Cahit ve Hüseyin Kazım ile “Tanin” adlı bir gazete çıkararak tüm gücüyle çalıştı. “Rücu” manzumesini “Sis” ile bir arada Tanin’in ilk sayfasında yayımlamıştı. Tanin, İttihat ve Terakki’nin gösterim organı haline getirilmek istenince gazeteden ayrıldı.


Ozan, 1912’de, Trablusgarp Savaşı sebebiyle Meclisin feshedilmesine karşı öfkesini “Doksanbeşe Doğru” adlı şiirinde beyan etti. Bu şiiri, Nüzhet Durağan(durgun)’in çıkardığı “Vazife Dergisi”’nde yayımlandı. Şiirinde, meclisin kapatılmasını, 36 yıl ilkin (hicri 1295 senesinde) II. Abdülhamit’in meclisi kapatmasına benzetiyordu. Yalnızca padişahı değil, İttihat ve Terakki’yi de son aşama sert halde eleştirmekte idi. Eleştirilerine, devrin yolsuzluklarını dile getiren “Han-ı Yağma”, yanlış bir kararla I. Dünya Savaşı’na girilmesini yeren “Sancak Şerif Huzurunda” şiirleriyle devam etti.


TEVFİK FİKRET’İN MODERN EĞİTİM ARZUSU…


Fikret’in şiirleri devrin yöneticilerini kızdırmış ve şairin tutucu çevrelerden ağır eleştirilere uğramasına sebep olmuştu. Bu negatif tepkiler şairde büyük bir moral çöküntüsüne sebep oldu ve sağlığı bozuldu. Mehmet Akif’in kendisine Süleymaniye Kürsüsünde yönelttiği suçlamalara 1914′te yazıya döktüğü “Zamanı Kadim’e Zeyl” adlı meşhur şiiriyle cevap verdi. Çağıl bir okul açmak, yeni bir edebiyat dergisi çıkarmak benzer biçimde projeleri vardı fakat bozulan sağlığı sebebiyle bu tarz şeyleri gerçekleştiremedi; Son yıllarında çocuk şiirleri yazmakla meşgul oldu. Yalın bir üslupla ve hece ölçüsüyle yazdığı bu şiirleri 1914’te piyasaya çıkan “Şermin” adlı kitapta topladı. Kitaba, genç yaşta ölen kız kardeşi Sıdıka’nın kızı ve eğitimci Mustafa Satı Bey’in kurduğu Yuva adlı okulun öğrencileri esin vermişti. Geçirdiği bir ameliyat sonrasında 19 Ağustos 1915’te Aşiyan’da yaşamını yitirdi.


Haber Kaynağı: Sözcü



Tevfik Fikret 148 yaşında
Share on Google Plus

About Unknown

This is a short description in the author block about the author. You edit it by entering text in the "Biographical Info" field in the user admin panel.

0 yorum:

Yorum Gönder