Atigen-cell Hücre ve Gen Tedavi Merkezi Genel Müdürü Prof. Dr. Murat Ertürk, merkezlerinin, sağlık bakanlığı tarafından 2007′de hücresel tedavi ürünleri üretim merkezi ile bu üretilen ürünlerin uzun süre saklanması konusunda ruhsatlanmış biyoteknoloji şirketi olduğunu söyledi.
KIKIRDAK HASARLARI YAŞAM KALİTESİNİ DÜŞÜRÜYOR
Hücresel tedavinin giderek yaygınlaştığını belirten Ertürk, “Yaklaşık 7 yıldır hastalıkların tedavisinde kullanılmak üzere hücre üretiyoruz. İlaç ve cerrahi yöntemle tedavi edilemeyen bazı hastalıklar bugün hücresel tedavi dediğimiz kök hücrelerin kullanılmasıyla tedavi edilebiliyor. Dolayısıyla ilaç ve cerrahinin dışında artık hücresel tedavi de yeni bir tedavi yöntemi oldu” dedi.
Ertürk, son yıllarda kıkırdak hasarlarında da hücresel tedaviye yönelik taleplerin arttığını ifade ederek, “Kıkırdak hasarları ağrı ve hareket kısıtlığı ile yaşam kalitesinin düşmesine neden olur. Kıkırdak dokusu hasarlarında yaralanma sonrası dokunun kendi kendini onarma ve yenileme kapasitesi kan damarlarının olmaması ve kıkırdağın yapısını oluşturan destek dokuların düşük etkisi nedeniyle sınırlıdır” diye konuştu.
Kıkırdak hasarlarının onarımında çeşitli yöntemler kullanıldığını anlatan Ertürk, “Kıkırdak hasarlarının onarımı için cerrahi yöntemlerin yanı sıra fizik ve oral tedavi yöntemleri de uygulanıyor. Bu yöntemlerin bazıları sadece küçük ebattaki hasarların tedavisinde etkiliyken bazıları da sadece doku tamirinde kısa süreli dayanıklılık sağlamaktadır” ifadelerini kullandı.
“ÇOĞALTTIĞIMIZ HÜCRELER KIKIRDAĞIN ANA HÜCRELERİDİR”
Prof. Dr. Ertürk, Atigen-cell Hücre ve Gen Tedavi Merkezinde kıkırdak hasarlarının onarımı için kök hücre ürettiklerini vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Merkezimizde geleneksel yöntemler dışında hücresel tedavi yöntemini geliştirip kıkırdağı oluşturan hücreleri kullanarak kıkırdakta oluşan hasarı giderebiliyoruz. Cerrahi bölümündeki arkadaşlar cerrahi yöntemiyle eklem içine girerek bize pirinç tanesi kadar kıkırdak dokusu gönderiyor. Biz de o pirinç tanesi kadar dokuyu laboratuvar şartlarında otolog serum ile çoğaltıyoruz. Çoğalttığımız hücreler kıkırdağın ana hücreleridir. Daha sonra ürettiğimiz bu hücreleri cerrahi bölümündeki arkadaşlara geri gönderiyoruz. Bu işlem sonunda elde ettiğimiz hücreler kıkırdak hasarı olan hastaya doktorun tercih ettiği yöntemle uygulanarak hasar gideriliyor.”
İşlem sonrası ilk 6 ay yenilenmenin zayıf ve dayanıksız olduğuna dikkati çeken Ertürk, “İşlem sonrası 8 ile 15 aylardan sonra kıkırdak yenilenmesi tamamen olgun düzeye erişir. Bu nedenle hasta hareket ederken ve egzersiz yaparken dikkat etmeli. Mümkün olduğunca doktorun verdiği egzersiz programının dışına çıkmamalıdır” dedi.
Ertürk, yapılan işlemin yan etkisi olmadığını, en büyük komplikasyonun nakil başarısızlığı olarak gösterildiğini sözlerine ekledi.
s
Haber Kaynağı: Sözcü
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
0 yorum:
Yorum Gönder