Deva nâ-pezir sanat âşığı, kendine özgü işadamı: Ömer Koç


Ilaç nâ-pezir sanat âşığı, kendine özgü işadamı: Ömer Koç


“Kitaplarımı seviyorum, tıpkı dolu bir tabanca benzer biçimde bana itimat duygusu veriyor. Okumamış olsanız bile orada duruyorlar.”

Koç Tüm ortaklık’in yeni Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Koç, üç yıl ilkin İngiliz Financial Times gazetesine verdiği söyleşide, kitap koleksiyonunu bu sözlerle anlatıyordu.


Ağabeyi Mustafa Koç’un zamansız ölümünün peşinden Türkiye’nin en büyük firmalar topluluğunun başına geçen Ömer Koç, bugüne dek işadamlığının yanı sıra sanata düşkünlüğü ve koleksiyonerliği ile tanındı.


Aslına bakarsak ‘tanındı’ tabiri de pek doğru sayılmaz. Bundan dolayı Ömer Koç, göz önünde olmayı sevmeyen biri. Yabancı gazeteler ve sanat dergileri haricinde herhangi bir söyleşisini bulmak mümkün değil.



2007’den beri Türk Eğitim Vakfı’ Yönetim Kurulu Başkanı olan Ömer Koç, geçen yıl Koç Üniversitesi’nin Mütevelli Kurul Başkanlığı görevini de üstlendi.


2008’den bu yana Türkiye’nin en büyük endüstri kuruluşu TÜPRAŞ’ın başlangıcında olmasına karşın basına konuşmamayı tercih ediyor. Sadece mevzu eğitim, kültür, sanata ulaştığında istisnalar var. Örneğin Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yapmış olduğu Türk Eğitim Vakfı’nın (TEV) yurt açılışı için Trabzon’a gidip uzun uzun gençlerin eğitimi için meydana getirilen emekleri anlatabiliyor. Bu yönüyle, çevresinde örülen gizem perdesine sığmıyor Ömer Koç.


Onu gizemli olarak değil de kendine özgü olarak tanımlamak daha doğru olabilir. Basit bir işadamına uymayan bir profile haiz. Lise eğitimini Robert Kolej ve İngiltere’deki Millfield School’da tamamlamış. Bir söyleşisinde “Asla evlenmemiş yaşlı bir kadının sahibi olduğu bir evde sekiz şahıs kalıyorduk” diye konu alıyor Somerset’teki günlerini.



Ömer Koç’un İngiltere ve İstanbul’daki evi modern ve klasik sanatı bir araya getiren eserlerle dolu.


YUNAN FİLOLOJİSİ EĞİTİMİ


Üniversite eğitimi için ABD’ye gitmiş. İlk iki yıl Georgetown’da, son iki yıl New York’taki Columbia Üniversitesi’nde Yunan filolojisi eğitimi almış. Potansiyel olarak Türkiye’nin en büyük şirketlerinin başına geçmesi beklenen birinin bu kısmı tercih etmesi sıradışı sayılabilir. Fakat lisans eğitimi Ömer Koç’un kişiliği hakkında ipuçları veriyor.


Koç, ufak yaşlardan itibaren tarih, sanat ve arkeolojiye merak salmış. Ortaokulda Osmanlıca dersleri almaya başlamış. Bir iddiaya gore işletme yüksek lisansı yapma vaadiyle ailesini Yunan filolojisi okuması yönünde ikna edebilmiş. Esasen sonrasında da Columbia Üniversitesi’nde işletme alanında MBA yapmış.


Tarih, Ömer Koç’u kitaplarla, Osmanlı zamanı ise çiniyle buluşturmuş. ‘Sanat Dünyamız’ dergisine 2007’de verdiği bir söyleşide koleksiyon zevkinin iyi mi geliştiğini konu alıyor: “Kendimi bildim bileli, çocuk yaşımdan beri kitap biriktiririm fakat ciddi manada mühim kitap almaya 1980’lerin sonunda başladım. En eski kitabım 1493 tarihlidir. 1930’a kadar olan tüm önemli kitapları elde etmeye çalıştım.”



ATABEY’İN KİTAPLARI


Koleksiyonculuğa başladığı günlerde başına gelen garip bir vaka var. Ömer Koç hangi kitabı almak için bir sahafa gitse, aramış olduğu kitabın ‘Bay Atabey’ tarafınca satın alındığı söyleniyor. Paris’ten Londra’ya gezdirilmiş olduğu sahaflarda karşılaşmış olduğu yanıt aynı: “Sizden ilkin Bay Atabey aldı!”


Sahafların bahsetmiş olduğu şahıs meşhur kitap koleksiyoncusu Şefik Atabey. Bir süre sonrasında halası Sevgi Gönül vasıtasıyla Şefik Atabey’le tanışan Ömer Koç daha sonraları onun tavsiyelerinden faydalanarak kitap toplamaya devam etmiş. Bu anısını da sanat dergisi Cornucopia için kaleme almış.


2010 senesinde yaşamını yitiren Atabek’in koleksiyonu, ölümünden 8 yıl ilkin satışa çıkarılmış. Haliyle mühim bir kısmını da Ömer Koç almış.


“Ben iyi kitabı nerede bulursam alırım, müzayede eviymiş, kitapçıymış, hususi koleksiyoncuymuş asla aldırmam, kendim giderim; yeter ki kitap iyi olsun” diyor Ömer Koç. Yeni görevi esnasında fırsat bulabilir mi kim bilir fakat Koç’a, öncesinde Beyoğlu’nda bir sahafta ya da bir kent hatları vapurunda rastlayabilirdiniz. Financial Times’a verdiği söyleşide her gün kesinlikle birkaç saatini okumaya ayırdığından bahsediyor.


Koç’u yakından bilen meşhur sahaf Güvenilir Nedret İşli, “Ömer Koç’un kitaplığı, bugün tüm dünyada, İstanbul şehri, Osmanlı İmparatorluğu, Türkiye ve Ortadoğu üstüne kaleme alınmış seyahatname, hatırat, atlas, gravür, fotoğraflardan oluşan koleksiyonların en büyüğüdür” diyor.


Doğal ki Koç’un koleksiyonculuğu yalnız kitaplarla sınırı olan değil. Kendi deyişiyle koleksiyonculuk ‘ilaç nâ-pezir’ kısaca çaresi olmayan bir hastalık.



DANIŞMANI YOK


“Kataloglara bakmadığım bigün boşa geçmiştir” diyor. İngiltere ve İstanbul’daki evleri modern ve klasik sanatı bir araya getiren eserlerle dolu. Taner Ceylan’ın hiperrealist ‘Boksör’ tablosundan İngiliz oryantalistlere, Piccinini’nin enstalasyonlarından çinilere, eklektik bir beraberlik süslüyor evlerini. Francis Bacon, Stanley Spencer, Otto Müller, Egon Schiele… Hepsi bir arada.


Modern sanata ilişkin kafası net. Financial Times’taki mülakatında “Bir kılavuza gereksinim duyulan şeyleri sevmiyorum. İlk bakışta beni etkilemeli. İnsanların tercihine saygı duyarım fakat benim bir danışmanım yok” diyor. Internasyonal sanat dergisi ‘Apollo’daki bir söyleşisinde de Fransız oryantalistlerin çirkin Fas tablolarının iyi mi bu kadar yüksek sayılara satıldığını anlamadığını söylüyordu.


Ömer Koç’un girişimiyle 2010’da kurulan ARTER, bugün Türkiye’de modern sanatın mühim duraklarından biri haline geldi. 2017’de açılması planlanan Çağdat Sanat Müzesi için uzun süredir hummalı bir emek verme yürütülüyor.


Koç Topluluğu’nun başına geçmesiyle modern sanat projelerine daha çok yatırım yapılır mı kim bilir fakat Ömer Koç şimdiden, Türk iş dünyasının o fazlaca sevilmiş olduğu tabirle, en sıradışı ‘patronu’ olmaya aday.


İngiliz sanat gazetecisi Catherine Milner, “Eski dünyanın nezaketini taşıyan bir İngilizce konuşuyordu” söylediği Koç için eklemeden geçememiş: “Fakat sanırım petrol satarken büyüsü birazcık bozuluyordur.”


Ömer Koç, Patricia Piccinini’nin ‘Doubting Thomas’ (Şüpheci Thomas) enstalasyonuyla.


HER İŞADAMININ KİTAPLIĞI OLMALI


“Ömer Koç, Türkiye’de birçok sanatın, serginin, bienallerin, yeni akımların tanınmasını sağlamış oldu. Onun yapmış olduğu seçici bir sponsorluktur. Sadberk Hanım Müzesi’nden ARTER’e bir çizgi çekilirse gelenekselle çağıl sanatı, yeni akımları, yeni adları ve geçmişteki kültürel varlıkları seyretmek mümkündür. Şüphesiz Ömer Koç, Türkiye’de her işadamının bir kitaplığı olmasının gerekliliğini kanıtlayanların önderlik yapar.”


Doğan Hızlan/ Özgürlük Gösterim Danışmanı


Kaynak: Özgürlük Magazin


Haberin Devamı

Deva nâ-pezir sanat âşığı, kendine özgü işadamı: Ömer Koç
Share on Google Plus

About Unknown

This is a short description in the author block about the author. You edit it by entering text in the "Biographical Info" field in the user admin panel.

0 yorum:

Yorum Gönder