BM Türkiye’ye müdahale etsin

Gazeteci yazar Murtaza Demir, okurlarıyla gündeme dair çok çarpıcı bir yazı paylaştı.


Odatv.com’da paylaşılan yazı şöyle:


Sn. Erdoğan; “BM Suriye’ye müdahale etsin, Esad’ı cezalandırsın, orada insan hakları ve hukuku çiğnemiyor” diyor.


Ben de diyorum ki, “eğer herhangi bir ülkenin diktatörü, halkına veya bir bölümüne zulmettiğinde BM müdahalesi gerekiyorsa, Türkiye’de süregelen insan hakkı ihlalleri, ayrımcılık ve hukuksuzluk daha büyük ve aleni. BM Suriye’ye müdahale ederse, Türkiye’ye de müdahale etsin; hatta önce Türkiye’ye müdahale etsin!”.


Şöyle soralım; Suriye’de tek adam tasallutu var da, Türkiye demokratik değerlerle mi yönetiliyor? Demokrasilerin olmazsa olmaz niteliği olan “güçler ayrılığı ilkesini” tarumar eden, halkın bir kesimine zulmeden ve diktatör yetkileri kullanan kim? Kendisini diktatör yetkileriyle donatan birinin, muhatabına “demokrat ol” demesinden daha gülünç ne olabilir?


20 milyon Alevi’ye karşı yürüttüğü zulüm politikalarını, demokratik-toplumsal Gezi Parkı refleksini, özgürlük ve “AKP yaşam biçimimize müdahale ediyor” çığlıklarını ve bizzat kendisinin teşvikiyle öldürülen canları Sn. Erdoğan’a anımsatırım.


Bir kıyaslama yapacak olursak Esad Batılı ve laikken, Erdoğan Batı değerlerinden, demokrasi ve laiklik kavramlarından haberdar bile değildir. Esad kabinesinin ve Suriye devlet bürokrasisinin 2/3’sinin Sünni olmamasına karşın, Türkiye yüksek bürokrasisinde bir tane dahi Alevi yoktur… Aleviler lehine tecelli eden AİHM kararlarının uygulamaya konulması, bizzat Erdoğan tarafından engellenmektedir.


Erdoğan, inanılmaz ve asla iflah olmaz bir Alevi düşmanıdır ve bu düşmanlığını uluorta söylemeden de imtina etmemektedir. Onun Alevi düşmanlığını, Alevilerin gasp ettiği haklarını, antidemokratik uygulamalarını saymaya sayfalar yetmez! Hitler için Yahudi, Filistin için İsrail, Azeri için Ermeni neyse, Yavuz, İdris İblisi ve Tayip Erdoğan için de Alevi odur.


Bu yüzden “Alevi” dendiğinde Erdoğan’ın akli melekeleri dumura uğramakta, ülkenin geleceğini riske edecek kararlara imza atabilmektedir. Tıpkı bugün “Suriye’de uçuşa yasak bölge ve kara harekâtı izni” istemesi gibi… Erdoğan’ın ruh sağlığı kötüdür. Bütün arzu ve kararlarına iki temel takıntısı yön vermektedir; birincisi yargı önüne çıkmamak ki, “paralel, paralel” diyerek yırtınmasının tek nedeni yargılanma korkusudur. İkincisi de Esad’ı yerinden etmektir ve nedeni de Esad’ın Alevi olmasıdır. Dikkat edin, içerde ya da dışarıda ne zaman kürsüye çıksa, lafı evirip-çevirip “paralel’e” ve Esad’a getirmekte, esip yağmaktadır.


“DİN DERSİ KALDIRILIRSA…”


Sn. Erdoğan’ın düşüncesine göre, “zorunlu din dersi kaldırılırsa, gençler şiddete ve uyuşturucuya yönelirmiş.” Adamın şöyle diyesi geliyor; bu din dersleri, imam okulları, camiler niye yalanı, talanı, hırsızlığı, uyuşturucuyu, ahlaksızlığı önlemiyor… Düne göre neden daha ahlaksız bir toplum olduk? Neden dincilik trendi, türban takıntısı yükselirken, ahlak dibe vurdu?


Şu dibimizde uyuşturucu çekip insan boğazlayan, ciğer söküp yiyen senin İŞİD çetelerin değil mi? İçlerinde bir tane Alevi genci mi var ki, bu lafı konuşuyorsun? Bunca yalan söylerken Allah’tan korkmuyorsun anladık da, kuldan da mı utanmıyorsun?


BM ÖRGÜTÜ ÖNCE ERDOĞANI KINASIN!


BM’nin Erdoğan’ı kınaması için bu ülkede normal olmayan o kadar çok şey yaşandı ki, Anayasa çöpe atıldı mesela. Tevhidi Tedrisat terk edildi. Okullarda bilimin, ahlakın ve insanlığın değerleri değil dinin değerleri egemen oldu. Laik okullar fiilen kaldırıldı, okul yönetimleri cemaatlere paylaştırıldı, her okul bir cami oldu… TBMM, yani yasama organının işlevi-yaptırımı, gereği tartışılır oldu. Yargının, hırsızlık ve devletin yağmalanması karşısında eli-kolu bağlandı!


Artık “Ali babanın bir çiftliği var!” noktasındayız. Demokrasi, insan hakları, çoğulculuk, refah, Avrupa Birliği rüyası gibi iddialarının yanında, İslam dünyasına yön vermek ve Esad’ı hizaya getirmek iddiaları da fos çıktı; öngörüleri çöktü, İslam ülkelerinde köpük misali kabaran saygınlığı dip yaptı!


Şimdi de tutturmuş “yasak bölge, kara harekâtı”. Derdi İŞİD değil, yine Esad… Biri çıkıp Erdoğan’a sormalı; kara harekâtı kararı alındığında kime karşı savaşacaksın? İŞİD’e karşı mı; o halde bu çeteyi neden silahlandırıp, her türlü gereksinimini karşıladın, azdırdın?


Anımsayalım; “Suriye uçağı sınırı ihlal etti, ne yapalım;” “vurun-öldürün!”, “İŞİD sınırı bombalıyor, ne yapalım; “bekleyin, izleyin.”


“Ey müftehir-i devlet-i yek-rûze-i dünya


Dünya sana mahsûs u müsellem mi sanırsın


Hâlî ne zaman kaldı cihan ehl-i tama’dan


Sen zâtını bu âleme elzem mi sanırsın


En ummadığın keşf eder esrâr-ı derûnun


Sen herkesi kör âlemi sersem mi sanırsın” Ziya Paşa


Hesap tutmadı… Suriye coğrafyasında neden olduğun otorite boşluğunu PYD dolduruyor ve bir Kürt devleti doğuyor. Bu yüzden de panik halindesin! “Esad’a diş geçiremediniz, bari Kürtleri katledin” diyerek bir yanlış daha yapıyorsun.


Sicilin kabarmaya devam ediyor.


Murtaza Demir


Odatv.com


Haber Kaynağı: Rahatsız


Share on Google Plus

About Unknown

This is a short description in the author block about the author. You edit it by entering text in the "Biographical Info" field in the user admin panel.

0 yorum:

Yorum Gönder