Erdoğan’dan ‘başkanlık sistemine’ ilişkin önemli açıklamalar… Erdoğan “Rejimin muhafızı olarak tasarlanan ve milletin temsilcisi durumundaki hükümeti yola getirmekle vazifeli olarak konumlandırılan cumhurbaşkanlığı sistemi, 10 Ağustos 2014 tarihi itibariyle çöktü” dedi.
Erdoğan’ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
Ülkemizde, yapısal değişimleri gerçekleştirmesi beklenen siyasal sistemin bizatihi kendisi, değişimi engelleyen bir yerde durmaktadır. İşte bu bakımdan da başkanlık sistemini, Türkiye’de siyasal sistemin değişiminde, köklü bir reform, radikal bir adım olarak görüyoruz.
BUNA MECBURUZ
-Şu tespiti yapmamız gerekiyor, buna mecburuz. Türkiye’nin şekil olarak Anglo Sakson, ruh olarak Fransız kökenli bir demokrasisi bulunuyor. Bu da demokrasi ile cumhuriyetin birbirine karışmasına yol açıyor. Daha açık bir ifadeyle Türkiye’de bürokratik oligarşiye dayalı bir anlayışla sistem tahkim edilmeye çalışılırken, halkın demokrasi yoluyla bu sürece etkin katılımına yeterli önem verilmemiştir.
-Türkiye’nin önünde, kendini tartmasını eksiklerini görmesini ve yeni hedefe yürümesini sağlayacak zengin bir siyasal tarihi bulunuyor. Buna rağmen başkanlık sistemi konusundaki tartışmaların, büyük ölçüde 150 yıllık yanlışların tekrarı olarak ifade edilebilecek sathi, ideolojik değerlendirmeler üzerinden yürütülmeye çalışıldığını görüyoruz. İlkeler ve veriler değil, kişiler üzerinden yürüyen bir başkanlık sistemi tartışmasından gerçekçi ve işlevsel sonuçların çıkması elbette mümkün olamaz.
CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ ÇÖKTÜ
-Biz sadece devletin temsilcisi bir cumhurbaşkanlığı değil, devlet ile birlikte milletin de temsilcisi olacak bir devlet başkanlığı istiyoruz. Rejimin muhafızı olarak tasarlanan ve milletin temsilcisi durumundaki hükümeti yola getirmekle vazifeli olarak konumlandırılan cumhurbaşkanlığı sistemi, 10 Ağustos 2014 tarihi itibariyle çöktü.
-Başkanlık sistemi denince akıllarına hemen padişahlık gelenlere şunu hatırlatmak isterim. Dünyada başkanlık sisteminin olduğu hiçbir ülkede monarşi yani krallık yokken, parlamenter sistemlerin pek çoğunda bunu görmek mümkündür. Bunu nereye koyacaksın? Aynı şekilde başkanlık sistemi denince hemen güçler ayrılığı konusunu gündeme getirenler de şu tespitime herhalde katılacaklardır. Parlamenter sistemde, yasama ve yürütme iç içe geçtiği için güçler ayrılığı üç değil, iki ayak üzerine oturur. Halbuki başkanlık sisteminde yasama, yürütme ve yargı çok keskin hatlarla birbirinden ayrılmıştır. Güçler ayrılığı sistemi başkanlıkta çok daha sağlıklı ve etkin şekilde kurulabilir.
İNÖNÜ VE DEMİREL BIRAKMADILAR
– İsmet İnönü’nün başında bulunduğu CHP 1950’de yüzde 39.9, 1954’te yüzde 34.8, 1961’de yüzde 36.7 oy almıştır. Partisinin aldığı oylar bir seçim hariç sürekli düşmesine rağmen İsmet İnönü genel başkanlığı bırakmamıştır. Sonunda Ecevit’e kaybederek siyaset sahnesinden çekilmek zorunda kalmıştır. Demirel de oyları düşmesine rağmen parti lideri başbakan ve cumhurbaşkanı olarak ülkenin kaderine hükmetmiştir.
KAYBEDEN SAHNEDEN ÇEKİLECEK
– Biz başkanlık sistemini kaybedenin sahneden çekilmesini zorunlu kılması açısından çıkış yolu olarak görüyoruz. Değişim siyasal sistemden başlamalı. Başkanlık sistemini siyasal sistemin değişmesinde radikal bir adım olarak görüyoruz.
ABD VEYA GÜNEY AMERİKA’DAKİLERİN KOPYASI OLMAYACAK
Bugün Türkiye, arkasında yüzde 52’lik halk desteğine sahip bir Cumhurbaşkanı ile sistem değişikliğine daha önce hiç olmadığı kadar uygun bir iklime sahiptir. Elbette bu sistem Amerika Birleşik Devletleri’ndeki başkanlık sisteminin kopyası veya Güney Amerika’daki örneklerinin de benzeri olmayacak. Şüphesiz bu sistemin asla Afrika ve Asya’da aynı ismi taşıyan diktatörlüklerle de benzer yanı bulunmayacak. Bu sistem, Türkiye’ye özgü ama adeta bir arının balı oluşturması gibi her çiçekten alacak, bize hakikaten çok farklı bir balı tattıracak
Haber Kaynağı: Rahatsız
from Habergaraj.Com http://ift.tt/1bGjMKK
0 yorum:
Yorum Gönder