Özel Sevgi Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Burhan Tümen kanser haftası dolayısıyla yaptığı açıklamada, kanserin günümüzün en önemli sağlık sorunları arasında baş sıralarda yer aldığına dikkat çekti. Özellikle kadınlarda meme kanserinin en sık görülen kanser türlerinden biri olduğunu söyleyen Op. Dr. Burhan Tümen meme kanserinin ülkemizde görülme sıklığının yüzde 8 ila 10 arasında olduğuna işaret etti. Tümen, Türkiye’de meme kanserinin öneminin Avrupa’ya oranla tam olarak anlaşılamadığını ve bu nedenle de ülkemizde kadınlar arasında meme kanseri konusunda yeterince farkındalık oluşturulamadığını söyledi. Erken teşhisin meme kanserinde hayat kurtarıcı faktör olduğunu belirten Op. Dr. Burhan Tümen, “Gelişen tıp nedeni ile tedavi seçenekleri artmış, erken tanı ile başarı sağlanmıştır. Erken tanı ile hastalıktan kurtulma şansı yüzde 95 civarındadır. Bu nedenle arken tanıda kendi kendine meme muayenesi tarama tetkiklerini yaptırmak, belirtileri hakkında fikir sahibi olmak, uzman doktora başvuru çok önemlidir” dedi. Erken tanı için bazı faktörlere dikkat edilmesi gerektiğini belirten Op. Dr. Burhan Tümen, “15-16 yaşından sonra adetin 7 ila 10. günleri arasında ayda bir kez kendi kendine meme muayenesi yapılmalıdır. 20-40 yaş arası kadınlar 1 ila 3 yılda bir, 40 yaş sonrasındakiler ise yılda bir genel cerrahi uzmanı tarafından muayene edilmelidir. 40 yaşından itibaren yılda bir kez mamografi çektirilmelidir. Daha küçük yaşlarda meme ultrasonu idealdir” diye konuştu. 25 yaşındaki kadınların 20 binde 1′inde meme kanseri görülürken, 80 yaşındaki her 8 kadından birinde meme kanseri görüldüğünü, meme kanseri vakalarının özellikle 50 yaşından sonra artış gösterdiğini ifade eden Tümen, meme kanseri için risk faktörlerini şöyle sıraladı: “Aile bireylerinden birinde özellikle birinci derecede akrabalarda over veya meme kanserinin görülmesi ile risk artmaktadır. Meme dokusu uzun süre östrojen etkisinde kalırsa risk artmaktadır. Doğurmamış, geç doğurmuş veya emzirmemişlerde ve menopoz sonrası kullanılan hormon tedavileri, aşırı kilo, yağlı beslenme, hayvansal gıdalar ile alkol ve sigara kullanımı da riski arttırmaktadır. Fiziksel aktivite riski azaltmaktadır.” MEME KANSERİNİN BELİRTİLERİ VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ En sık görülen belirtinin memede ağrısız bir kitlenin ele gelmesi olduğunu söyleyen Op. Dr. Burhan Tümen, meme derisinde tahrişler ya da bozulmalar; memede şişlikler, kalınlaşmalar, meme başının içeri dönmesi ve daha geç evrelerde meme cildinde portakal kabuğu manzarasının ise daha seyrek görülen belirtiler olduğunu ifade etti. Op. Dr. Burhan Tümen meme kanserinin tanısı ve tedavi yöntemleri ile ilgili olarak da şu açıklamalarda bulundu: “Meme kanserinde doku tanısı için 1 milimetrelik bir kitlenin dahi ultrason eşliğinde ince iğne aspirasyon biyopsisi ile kısa sürede tanısı konulabilmektedir. Riski çok azdır. Hastanemizde gerek Genel Cerrahi Uzmanı gerekse Radyoloji Uzmanı tarafından bu işlem yapılmaktadır. Meme kanserinin tanı konduktan sonra hangi evrede olduğunu saptamak tedavi açısından önemlidir. 4 ana evre vardır. Doğru evreyi saptamak için karın ultrasonu veya tomografisi, akciğer ve beyin tomografisi veya MR, kemik taraması, tüm vücut kemik sintigrafisi gibi tetkikler gerekebilir. Hastalık evresi ve patoloji sonucuna göre cerrahi tedavi, kemoterapi, radyoterapi, hormonal tedaviler tek başlarına veya bir arada kombine edilerek yapılabilir. Erken evrede en etkin tedavi kesinlikle cerrahi tedavidir. Bu gruptaki hastalarda kanserli doku ameliyatla tam olarak çıkarıldığında yaşam şansları en yüksek hasta grubunu oluşturmaktadır. Tümör küçük ve başlangıç evresindeyse sadece memenin küçük bir bölümünün alınması yeterli olmaktadır. İlaveten koltuk altı lenf bezelerine atlama varsa (sentinal lenf nodulü biyopsisi yapılarak) lenf nodülleri çıkarılır. Memesinin tamamı alınmayan (meme koruyucu cerrahi yapılan) hastaların büyük bir kısmına ameliyat sonrası radyoterapi verilmesi gerekir. Ameliyat sonrası tümör dokusu patolojik incelemeye gönderilir, inceleme sonucu, tümör özelliklerine bakılıp kemoterapi kararı alınır. Kemoterapi; mikroskobik düzeyde saptanamayan kanser hücrelerinin ölmesi ve nüksetmesini önlemek amacı ile yapılmaktadır. Ayrıca tümörün küçültülmesi ve tümöre bağlı şikayetlerin azaltılması ve yaşam kalitesini arttırılması için kemoterapi önerilir.” CERRAHİ MÜDAHALE OLMADAN TANI KONULABİLİYOR Meme kanserinin teşhisinde herhangi bir cerrahi müdahale olmadan da tanı konulabildiği bildirildi. Özel Sevgi Hastanesi’ne meme kanseri konusunda yoğun bir müracaat olduğuna dikkat çeken Burhan Tümen muayene öncesinde hastalara meme kanseri konusunda, risk faktörleri, meme hastalıklarından korunma önerileri ve kişinin kendi kendine meme muayenesini nasıl yapacağını anlattıklarını söyledi. Op. Dr. Tümen, Özel Sevgi Hastanesi’nde meme kanseri ile ilgili yapılan tetkik ve tedavi yöntemleriyle ilgili de şu bilgileri verdi: “Radyoloji ve patoloji ve laboratuvar bölümleri ile birlikte çalışılmakta olup tanı için ince iğne aspirasyon biyopsisi ultrason eşliğinde yapılmakta. Ayrıca meme başı akıntılarında sitolojik tetkik için yayma tekniği uygulanmaktadır. Aynı gün içinde bütün tetkikler yapılıp, cerrahi müdahale olmaksızın tanı konulabilmektedir. Ayrıca operasyon anında patolojik tanı (Frozensection) ve normal patolojik takip incelemesi yapılabilmektedir. Koruyucu önlemlere dikkat. Kilo almamaya dikkat edin. Yağdan fakir gıdalar ile beslenin. Fiziksel aktivitenizi arttırın. Alkolü ve sigarayı bırakın. Hormon tedavileri ancak doktor takibinde ve kontrolünde yapılmalı, riskli durumlarda hemen kesilmeli. Aile hikayenizde meme kanseri varsa kontrollerinizi mutlaka düzenli olarak yaptırın.”
Kaynak: İHA
0 yorum:
Yorum Gönder