İnsanların doğayı ve evreni romantize etme merakı bulunur. Kendi dünyalarının pisliği ve karanlığından mıdır bilinmez, etraflarını saran doğanın “kuşlar ve kelebekler ile dolu”, barış içerisinde bir yer olmasını isterler. Gerçek, bundan tamamen farklıdır. Doğa, bir savaş alanıdır. Doğa, devasa bir grup seksin yaşandığı ve bu organize seks harmonisi içerisinde bir yer bulabilmek için birbirini gırtlaklayan canlılardan oluşmaktadır. Şurada veya burada sevimli olaylar, iç ısıtan hikayeler, göz yaşartan olaylar görülebilir; ancak bu sürecin perde arkası son derece kanlı, son derece ölümcül, son derece vahşidir.
Burada şu anlaşılmalıdır: Elbette doğanın böyle olması, doğayı “kötü” kılmamaktadır. “Kötü”, insanlıktan kaynaklı bir tanımlamadır. İnsan toplumunda karşı cinsiyet için bireylerin birbirini öldürmesi kötü bir şey olması, doğanın geri kalanı için böyle olması gerektiği anlamına gelmemektedir. Her canlının kendi iç dinamikleri vardır. Örneğin, esaret altındaki bir mantis böceği erkeğinin, dişisine kafasını üreme hediyesi olarak sunabiliyor olması, bir erkek kaplanın da dişisi için aynı şeyi yapması gerektiği anlamına gelmez. Türler ve genel olarak doğa, kendi dinamikleri içerisinde değerlendirilmelidir.
Keza, insan türünün doğayı romantik bir şekilde görmesi de özünde çok kötü bir durum değildir. Sonuçta bu bir yorumdur. Kötülük, bu romantik görüşün “gerçeği yansıttığını” iddia ettiğimizde başlar. Bir sanat eserinin doğayı olduğundan başka göstermesi bizi çeşitli düşüncelere itebilir. Ancak o eserin, doğayı birebir yansıttığını iddia etmek, muhtemelen hatalı olacaktır.
Dolayısıyla, bilimin ışığını ve tarafsız yorumlama gücünü yanımızdan ayırmadığımız sürece, doğaya duygularımızla yaklaşmakta bir sorun olmayabilir. Ne zaman ki doğal fenomenleri ve onların nedenlerini, nasıllarını, vs. açıklamaya başlarız, işte o zaman romatnizmi bir kenara bırakmak ve gerçeği görmek gerekir. Ve bize gerçeği gösterebilecek olan tek araç, bilimdir.
Bu karikatürde gördüğümüz, bize son derece romantik ve hoş gelen kuş ötüşlerinin ezici bir çoğunluğunun erkekler tarafından dişilere yönelik seks çağrısı olduğudur. Gerçekten de ötücü kuşların büyük bir kısmının erkekleri, dişileri için envai çeşit sesler çıkararak onların dikkatini çekmeye, kendilerini onlara beğendirmeye çalışırlar. Bazı türlerde 3000 farklı şarkı bir arada söylenebilirken, bazı diğer türlerde sadece 1-2 ötüş tipi bulunur. Bu ötüşlerin her biri, ortamda bulunan dişilere “Ben diğerlerinden daha iyiyim, benimle çiftleş!” mesajı vermeye yarar. Kuş dilinden anlamayan biz insanlar içinse bu sesler hoş namelerden ibarettir.
Bunu, konumuza bağlayacak olursak: Birinin size Fransızca olarak en ağır hakaretleri etmesi, dil eğer ki hoşunuza gidiyorsa kulağınıza güzel gelebilir. Bu, Dünya’nın romantik bir yorumundan kaynaklanır. Ancak yine de, sizinle Fransızca konuşan birinin, size ne dediğini bilmek istersiniz. Bu, objektif gerçektir; yani bir nevi, “bilim”dir.
Hazırlayan: ÇMB (Evrim Ağacı)
Kaynak: ScienceDump
Kaynak: Evrim Ağacı
Haberin Devamı
Doğanın Ahenkli Müziği...
0 yorum:
Yorum Gönder