Festivalin sonuna neredeyse geldiğimiz bir cumartesi günü yaşıyoruz. Bu cumartesi yeniden ve sona yaklaştığımız için daha heyecanlı bir şekilde sinema salolarını, fuaye alanlarını dolduracağız. Birçok yönetmen, oyuncu ve yapımcıyla sohbet etme şansı bulduğumuz bu destansı festival süresinde son bir gün daha heyecanımızı bizimle aynı heyecan alanında olan insanlar ile yaşayacağız. Eğer siz de aramıza katılmak isterseniz bizi nerede bulacağınızı biliyorsunuz! Evden çıkmadan da muhakkak sizin için derlediğimiz bugünkü film önerilerini not edin!
Günün Film Önerileri: 16 Nisan
Hedi – 11.00 – Feriye
Tunus’un Yasemin Devrimi’nin beş yıl sonrası… Hedi adlı genç bir adam, gelenekler ile özgürlük ve aşk arasında bocalar. Pek tanımadığı genç bir kadınla evlenmek üzereyken bir tatil köyünde animatörlük yapan bağımsız ve güçlü bir kadına âşık olan sessiz Hedi, bireysel mutluluğunun peşinden gidebilecek midir? Mohamed Ben Attia, ilk filmi Seni Seviyorum Hedi’de kahramanı ve Tunus halkının seçimleri ile toplumu arasında paralellikler kuruyor. Zarafet ve hassasiyetle işlenmiş bu karakter dramında Attia, Altın Ayı için yarıştığı Berlin Film Festivali’nde yönetmenliğiyle alkış topladı. Hedi rolünde Majd Mastoura ise performansıyla ödüle layık görüldü.
2016 Berlin En İyi İlk Film
2016 Berlin En İyi Erkek Oyuncu
The Hourglass Sanatorium – 13.30 – Fitaş 4
Hayranları arasında David Lynch, Francis Ford Coppola ve Quay kardeşler gibi isimler bulunan Polonyalı yönetmen Wojciech Has, hâlâ şiddetle keşfedilmeyi bekleyen usta bir yönetmen. 1965 tarihli kült klasiği Zaragoza’da Bulunmuş Elyazması dışındaki filmleri izleyici karşısına nadiren çıkabilmişti. Zamanında Polonya tarafından yurtdışına çıkarılması yasaklanan Kum Saati Sanatoryumu, gizlice gönderilen kopyasıyla Cannes’da gösterilmiş ve Jüri Özel Ödülü kazanmıştı. 2000’lerde, kopyası Martin Scorsese sayesinde restore edilen film, hikâyeden çok biçim ve atmosferle ilgilenen, görüntü yönetimiyle büyüleyen fantastik, sürreel bir düş. Ya da Derek Elley’nin deyişiyle “Akıllara durgunluk veren bir çalışma, Mahler’in bütün senfonilerinin bir araya toplanmasının sinematografik muadili.”
Underground Fragrance – 16.00 – Beyoğlu
Pekin’in kentsel dönüşüm alanları… Yong Le yeraltında bir sığınakta yaşayan, ikinci el mobilya toplayarak geçinen bir adam. Xiao Yon da aynı sığınaktan. Bir yandan gece kulüplerinde dans ederek para kazanmaya çalışan, diğer yandan daha iyi bir hayatın hayalini kuran genç bir kadın. Lao Jin ise bir diğer hayalperest. Varını yoğunu satarak, yeni yapılacak sitelerden bir daire alabilmeyi umuyor. Bu üç kişinin hayatları ortak mekânlar aracılığıyla kesişiyor. Song Pengfei, ilk gösterimi Venedik Günleri’nde gerçekleşen bu ödüllü filminde özellikle mekânı başarıyla kullanarak, etkileyici ve klostrofobik bir Pekin resmi çiziyor.
2015 Venedik Günleri FEDEORA Ödülü
2015 Chicago En İyi Film
One Floor Below – 19.00 – Rexx 5
Patrascu hayatına normal seyrinde devam etmekten başka hiçbir şey istemiyor; hayattan tek beklentisi bu: Kimselere göz açtırmayan bir istikrar. Ancak bir gün oturduğu apartmandaki bir daireden yükselen kavga gürültüye tanık oluyor, bu kavga bir süre sonra sadece onun farkında olduğu bir cinayetle taçlanıyor. Şimdi Patrascu ne yapmalı? Ya sessiz kalarak sürekli kapısını aşındıran katil şüphelisinin gönlünü hoş tutacak ya da başına “vicdanına yenik düşmek” gibi fena bir dert alacak… Usta Romen yönetmen Radu Muntean’ın Cannes Belirli Bir Bakış’ta övgüye boğulan filmi, insan ruhunu anlayan birçok film gibi, Suç ve Ceza’yla dirsek temasında.
2015 Sevilla En İyi Erkek Oyuncu
2015 Sevilla En İyi Senaryo
The Cardinal – 21.30 – Akbank Sanat
Vatikan’da eğitim almış Amerikalı genç bir rahibin yükselişini 1917’den başlayarak uzun yıllar boyunca takip eden Kardinal, izleyiciye dinle ilgili sordurduğu sorularla güncelliğini koruyor. Preminger arka plana aldığı Nazizmin yükselişi, savaşlar ve ırkçılığın yanı sıra farklı dinler arasında evlilik, kürtaj gibi konuları genç rahip karakterinin tepkileri üzerinden işliyor. Bu güçlü arka plan Kardinal’i yüzyılın panoramasına da dönüştürüyor. Yönetmen ve görüntü yönetiminin de aralarında olduğu altı dalda Oscar’a aday gösterilen film, yan roldeki ünlü yönetmen John Huston’ın performansının etkileyiciyle de dikkat çekiyor.
1964 Altın Küre En İyi Film
1964 Altın Küre En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu
Demon – 24.00 – Atlas
Geçtiğimiz yıl filminin yarıştığı Gdynia Film Festivali sırasında kaldığı otel odasında intihar eden Polonyalı yönetmen Marcin Wrona’nın vasiyet filmi, Piotr isimli genç bir adamın, bir arkadaşının kız kardeşiyle evlenmek üzere İngiltere’den memleketi Polonya’ya dönmesiyle başlıyor. Müstakbel eşinin ailesine ait terk edilmiş bir eve yerleşen Piotr, daha ilk günden garip sesler duyuyor ve gelinlikli bir kadının hayalini görüyor. Ertesi gün evin bahçesinde gerçekleşen düğün ise peşpeşe gelişen tekinsiz olaylarla bir kâbusa dönüşüyor. Son yılların en özgün ve en çarpıcı korku filmlerinden biri olan İblis, Polonyalı usta besteci Krzysztof Penderecki’nin müzikleriyle daha da ürkütücü bir hal alıyor.
2015 Austin En İyi Korku Filmi Best Horror Film
2015 Sitges En İyi Görüntü Best Cinematography
The post 35. İstanbul Film Festlivali’nde Günün Film Önerileri: 16 Nisan appeared first on Filmloverss.
Kaynak: Film Loverss
Haberin Devamı
35. İstanbul Film Festlivali’nde Günün Film Önerileri: 16 Nisan
0 yorum:
Yorum Gönder