28 Gün Sonra isimli filmi izleyenler hatırlayacaktır (izlemeyenlerse endişelenmesin, bu yazımız “spoiler” sayılmaz): Film, üzerlerinde “rage” (öfke) virüsüyle deneyler yapılan şempanzelerin bir grup hayvan hakları aktivisti tarafından “özgür bırakılmasıyla” başlar, virüs birdenbire tüm şehri sarar ve olaylar gelişir…
2016’nın Şubat ayında yayımlanan bir çalışma, öfkenin beyinlerimizde halihazırda mevcut olduğunu (yani virüse filan ihtiyaç duymadığımızı) ve hatta onu bir lambayla oynar gibi açıp kapamamızın imkansız olmadığını ortaya koyuyor.
New York Üniversitesi Langone Tıp Merkezinden araştırmacıların yayımladığı makale, erkek fareler üzerinde yapılan (ve virüs gibi çoğu varyasyonu çabucak bulaşabilen bir tetikleyicidense daha güvenli bir yöntemle gerçekleştirilen) bir deneyin sonucu.
Birçok hayvanın beyinlerinin merkez kesitinde duvara benzer bir yapı bulunur: yanal septum. Araştırmacılar, bu duvarın hasara uğraması veya etkisiz hale getirilmesi durumunda farelerin beyinlerinin diğer bölgelerinde de birbiri ardına birtakım faaliyetlerin gerçekleştiğini keşfettiler. Ani gelişen şiddet saldırıları halinde baş gösteren ve yanal septumu hasar görmüş başka kemirgenlerle bazı kuş türlerinde de uzun süredir rastlanan bu olaya “septal öfke” adı veriliyor.
Araştırmacıların son bulguları, yanal septumun nasıl bir bekçi görevi görüp hayvanları frenlediğine dair bilgiler içeriyor. Yanal septum, beyinde duyguları ve öğrenmeyi kontrol eden alan olan hipokampus ve genel itibariyle saldırganlıkla hormon üretiminden sorumlu olan hipotalamusla sıkı ilişkiler içinde; bunlardan daima elektrik sinyalleri alıyor. Farelerin kafataslarındaki seçilmiş bir bölgeye delik açan araştırmacılar, beynin bu bölgesini ışıkla uyarıyor ve farelerin saldırgan davranışlarını tetikleyip bitirebiliyor.
Bu çalışmanın ilginç yanlarından bir diğeri de doğuştan gelen iki davranış olan saldırganlık ve cinselliğin ayrı ayrı ele alınıp uyarılabildiğini ve durdurulabildiğini gösteriyor olması. Yanal septum ve alt orta hipotalamus arasındaki bağlantıyı (yani öfke/saldırganlık duvarını) bozan araştırmacılar, bunun farenin cinsel davranışlarında hiçbir değişime yol açmadığını bildiriyor.
Ekibin şimdiki hedefi ise yanal septumdaki hangi spesifik nöronların saldırganlık ve öfke davranışlarını tetiklediğini, teşvik ettiğini ve durdurduğunu tespit etmek. Ekip lideri ve makalenin baş yazarı Dr. Payu Lin, nihai hedefinin “başka toplumsal veya bilişsel işlevlere zarar vermeden saldırganlığın iyileştirilip iyileştirilemeyeceğini veya en azından kontrol altına alınıp alınamayacağını bulmak” olduğunu söylüyor.
Eklemeden geçmeyelim: Septal öfke bugüne dek insanlarda gözlemlenebilmiş bir olgu değil. Fakat bu araştırmayı yürüten ekibin sorduğu sorular içerisinde insanlarda öfke kontrolüne nasıl çözüm bulunabileceği de yer alıyor.
Hazırlayan: Ozan Karakaş (Evrim Ağacı)
Kaynak: Evrim Ağacı
Haberin Devamı
Öfkenin Kökeni ve Kontrolü: Farelerin Öfkesi!
0 yorum:
Yorum Gönder