Her yıl büyük bir iştahla bekleyen sinemaseverlerin ve pek tabi sinefillerin kan ihtiyacını gidermek üzere takvime konan İstanbul Film Festivali bu yıl otuz beşinci kez kan serumlarını raflara asıyor. Geride bıraktığımız Venedik, Cannes, Locarno ve Toronto gibi sektörün nabzını tutan prestijli festivallerin öne çıkan filmlerini daha doğrusu ağır toplarını izleyicisiyle buluşturmaya hazırlanan festivalin birbirinden kıymetli bölümleri arasında şüphesiz en heyecan verenlerinden biri de “Genç Ustalar” seçkisi. Usta olmaya aday olan ve çıraklıktan ustalığa geçişlerinin müjdesini veren yönetmenlerin ilk ve ikinci filmlerinin yer aldığı seçkide hangilerini radara almalıyız; hangileriyle tanışmalıyız?
Yönetmen: César Augusto Acevedo
“Arazi sahibi misin yoksa kendin misin?”
Cannes 2015’de izleyiciyle buluştuğu andan itibaren geri dönüşlerinde eşsiz bir görüntü yönetimi üzerinden yorumlarla bezenen bu Latin Amerika filminin histerik yapısı görünen o ki sadece kurduğu öyküleminden gelmiyor. Hikâyesine paralel olarak seçtiği mekanları ve atmosferine dair yazılanlar da en az öyküsü kadar bu filme olan heyecanı körüklüyor. Uzun bir aradan sonra dönülen ama bırakılan şey/şeylerin artık yerinde olmadığı bilinciyle hareket eden filmi bu anlamda yuvarlak içine almak yerinde bir tercih.
Yönetmen: Stephen Dunn
“Biraz alaycı çizgiler eşliğinde”
Kuir sinema alanında her yıl kendine seçtiği sayısız film ve kavramla yoluna devam eden BFI’ın sevilen yan bölümlerinden Flare’de oldukça çok ses getiren “Closet Monster” bölümün iki kuir filminden biri. New Queer Sinema alanında her yıl bir öncekileri elekten geçiren ve duruşunu farklı bakış açıları ile destekleyen tavrına bu defa genç bir çocuğun aşkları, hayalleri ve kurduğu non-realite bir evren eşlik ediyor. Varlığını, hayallerini ve yaşam döngüsünü arkadaş edindiği hamsterı Buffy üzerinden aktaran Oscar’ı seyredurmak, yeni yollar ve yeni çerçeveler aradığımız alan içinde iyi bir tercih olabilir.
Yönetmen: Paz Fábrega
“Zamansız volkanik bir bölgede modern bir aşk”
tanımlamalarını sıkça duyduğumuz ancak yönetmen Paz Fábrega’nın bu ikinci filmine dair ayrıntıları büyüteçle takip ettiğimiz bir süreç var. Avrupa galasını 50. Karlovy Vary Uluslararası Film Festivali’nin Bağımsız Forum’da yapan film nihayet festival sonrasında masaya yatırıldı. Festivalde bu sene izlemeye vakıf olacağımız film teknik anlamda siyah-beyaz bir fon üzerine oturtulmuş, içerik anlamında ise bu tekniğin modern bir aşk öyküsü ile bezendiği bir film. Ancak öyküsünü bir parti tanışıklığı sonrası o kalabalık ve fazla yapay “face to face” imajlardan sıyırıp karakterleri ile birlikte taşıdığı sessiz volkan arazisi üzerine yapılan gezi ile inşa eden film, yönetmenin o klasik aşk gezilerinden sıkıldığının ve doğanın dinginliğinde bu geziyi yeniden yapmayı önerdiği bir platformda. Bölümde sürmenaj olmuş bir noktaya yeniden dokunmak isteyenler için Viaje, iyi bir tercik noktası olabilir.
Yönetmen: Gabriel Mascaro
“Bana aile tanımını yapar mısınız?”
Gabriel Mascaro genç bir usta mı; evet kesinlikle öyle! Ne istediğini bilen, ne anlattığından çok nasıl anlattığıyla ön planda olmak istediğini her sekansta büyük bir titizlikle dile getiren bir yönetmen o. Ülkemizde geçtiğimiz senelerde !f programında izlediğimiz “Ventos de Agosto (2014)” ile defterlere not aldığımız yönetmen şimdi ikinci uzunu ile karşımızda. Çoğunluk içinde kaçmak yerine yine aynı çoğunluk içinde kendine sessiz bir köşe yaratan ve o köşede sadece sessizliği ve tekinsiz eylemselliğine kadrajını dayayan yönetmenin yeni filmi için sevginin ne olduğundan çok nerede durduğu, aile bağları ve işlevini yitirmiş bir neden-sonuç ilişkisi yapılan sayısız yorumdan sadece bir kaçı. Ama öyle ki merakla beklediğimiz film, sadece Genç Ustalar bölümünün değil, festival programınında en merak edilenleri arasında!
Yönetmen: Pengfei Song
“Bu filmi sadece on dakika izleyin”
Doğru ya. “Jiao You (2013)” gibi bir filme imza atanlardan biri olarak Pengfei Song’un bu ilk filmi müthiş bir arzu nesnesi! Çin nüfusunun kalabalıkları arasında varolmaya çalışan insanların ya da insan topluluklarının zamansız evreni, görünen o ki Tsai Ming Liang’ın ardından şimdi Pengfei Song’un kamerasında. Klostrofobi, şehrin içinde ama şehre ait olmayacak kadar arıtılmış alanlar, yaşama arzusu, kayıtsızlık ve uzamı kestirilemeyen bir döngü bu minvaldeki sinemanın sıfatlandırılması ileride nasıl yapılır bilinmez ama kesinlikle yeni bir düsturun habercisi. Sadece Venedik’te kucakladığı Fedeora Ödülü ile değil gösterildiği pek çok farklı noktada parmakla işaret edilmekten kurtulamayan filmi festivalde kovalamak en büyük keyif unsure olacak gibi. Zira görünen, kurmaca ile deneysel atmosferin kucak kucağa dans attığı bir filmin habercisi.
Bu Filme Dikkat!
Yönetmen: Magnus Von Horn
Bölümün sürpriz filmi İsveç’den! Varlığına dair çok sınırlı ölçekte bilgiye ulaştığımız “Efterskalv” bölümün olduğu kadar festivalinde sürpriz yumurtalarından biri. Tek bildiğimiz şey filmin genç bir adamın kapalı kaldığı hapishane hayatında kaldıktan sonra döndüğü alanda yaşadığı gerilime dair odaklanan sinopsisi ve gösterildiği noktalarda pek bir ilgi çektiği.
Kaynak: Paralel Sinema
Haberin Devamı
İstanbul Film Festivali “Tanıştırır”
0 yorum:
Yorum Gönder