Hayranı olduğumuz yüksek bütçeli filmlerin başarısı ve kalitesi aslında ikinci planda. Film endüstrisinde amaçlar çok daha farklı.
Zaten biliyoruz, kimse biz mutlu olalım diye çekmiyor bu filmleri. Her işte olduğu gibi asıl amaç daha fazla gelir elde etmek, daha fazla kazanmak ve diğer malum şeyler… Tüm bunlar yasal olduğu sürece nasıl olduğunun da pek bir önemi yok.
Dünyanın ilk film gösteriminin yapıldığı 1895’ten bu yana dünya film endüstrisi çok yol katetti. Filmlere ayrılan bütçeler artırıldı, efektler, 3 boyutlu çekimler hepsi günden güne endüstrinin gelişmesini sağladı. 1895 yılından bu zamana kadar değişmeyen tek bir şey oldu. O da sistem. Dünyada genel olarak aynı sistem uygulansa da film endüstrisinin kalbinin attığı yer olan Hollywood’da sistem çok daha katı bir şekilde yürütülüyor. ‘Film yıldızı’ işleyişine göre hareket eden sistemde ünlü oyuncuların her birine yatırım gözüyle bakılıyor. Film yapım şirketleri için Will Smith , Jennifer Lawrence veya Chris Hemsworth olmanın hiçbir önemi yok. Asıl önemli olan gişede en yüksek yatırım getirisini sağlamak ve alınan paranın karşılığını verebilmek.
Genelde Hollywood’un tozunu bir dönem attıran ünlü oyuncular zaman zaman endüstrisinin ne kadar acımasız olduğundan bahsederler. Benim gibiler de ‘kesin gündem yapmaya çalışıyor’ şeklinde değerlendirirler. Hiç de böyle değilmiş!
FORBES ‘un geçen ay yayımlanan sayısında yapım şirketlerine en iyi getiriyi sağlayan ünlü film yıldızlarının yatırım getirileri hesaplanmıştı. Hollywood’un en ünlü yıldızları yeşil, sarı ve kırmızı halkalar içine alınmış, aldığı para karşılığında gişede en yüksek getiriyi sağlayan oyunculara yeşil, en kötü getiriyi sağlayanlara da kırmızı renkler verilmişti. Tahmin edebileceğiniz gibi sarı renk ne iyi ne de kötüyü ifade ediyor.
FORBES ‘un hesaplamasına göre Will Smith , Brad Pitt , Christian Bale ve Johnny Depp gibi ünlü oyuncular aldıkları paranın karşılığını veremiyordu. Yıllık araştırmasını yayımlayan dergi aynı zamanda kırmızı halkalar içinde yer alan oyuncuların stüdyo patronları için bir uyarı sinyali vergidiğini ve onların aldıkları para karşılığında yeterli gişe hasılatı sağlamadığına dair bir de not düşmüştü. Madem oyunculara yatırım gözüyle bakılıyor o halde bu oyuncuları birkaç yıl üst üste kaybettiren bir yatırım aracı olarak düşünebiliriz. Peki gelecekte bu oyunculara yatırım yapmaya değecek mi, yapım şirketleri bu riski alabilecekler mi?
O halde sayısız filmleriyle tanıdığımız, Başkan Obama ‘nın filmim çekilecekse beni canlandırsın dediği Will Smith , Dövüş Kulübü filmiyle hafızalarımıza kazınan replikleri ve oyunculuğuyla Brad Pitt ; Fleet Sokağının Şeytani Berberi, Karayip Korsanları serisinin Akademi Ödüllü yıldızı Johnny Depp gelecekte yatırım içinde pek de uygun görünmüyor, gerçekten çok acımasızca.
En azından Hollywood’da yatırım aracı olmadığımız için belki de şükretmeliyiz.
Hem ekonomi hem de diğer açılardan dünya film endüstrisinin merkezini Hollywood oluşturuyor. Hollywood’u dünyanın film endüstrisi merkezi konumuna getiren en önemli neden, Hollywood’un kendi ülkesinde yani ABD’de son derece güçlü bir konumda olmasıyla açıklanabilir. Mevcut sistem; film stüdyosundan, film oyuncusuna, satılan biletlerden, film arasında alınan reklamlara kadar kontrollü bir şekilde işliyor.
ABD’nin kendi içinde güçlü olan endüstrisi sadece yerelde bilet satışlarından 10.8 milyar dolar, DVD satış ve kiralamadan ise 18.8 milyar dolar toplamda 29.9 milyar dolar gelir elde ediyor.
Hollywood, ABD dışındaki ülkelerde bilet satışlarından 21.2 milyar dolar, DVD satış ve kiralamadan ise 43.1 milyar dolar toplamda da 64.3 milyar dolar gelir elde ediyor.
Hollywood’un kasasına giren toplam tutar da yaklaşık 93.8 milyar dolar . Kaldı ki bu gelirler içerisinde filmlerin lisansıyla satılan hediyelik eşya, şapkalar, tişörtler, kartlar, TV yayınlama lisansları, filmde kullanılan müziklerin satışı ve sponsorluk gelirleri dahil değil.
Tartışmasız ki kurulduğu günden bu yana dünya film endüstrisinde en büyük pay Hollywood’a, ardında da diğer büyük pay Hindistan’ın Bollywood’una ait.
Hollywood’un gelirleri birçok ülke için göz kamaştırıcı ve büyüleyici olsa da ülkeler için tek mesele sinema endüstrisinden gelir payı almak değil. Ülkeler için önemli bir diğer mesele kültürel emperyalizm.
ABD yıllardır Hollywood’un tüm gücünü kullanıyor. Hollywood aracılığıyla Amerikan kültürünü ve ABD’nin, insanların istedikleri gibi düşünmelerini birçok farklı ülkeye sinemayı kullanarak çeşitli mesajlarla dayatıyor. Türkiye’de Turgut Özal döneminde kültürel emperyalizm farkındalığıyla bir dönem yerli filmlerin sinema gösterimlerinden vergi kesintisi yasal bir düzenlemeyle kaldırılmış. Dünyada kültürel emperyalizm gerçekten büyük bir resim ve ülkeler için son derece de önemli.
Hiç kuşku yok ki, tüm bunlar ülkeleri dünya film endüstrisinden pay almaya iten bir güç. Son yıllarda İngiltere, Almanya, Fas, Mısır ve Romanya gibi ülkeler filmlerin kendi topraklarında çekilebilmesi için büyük çapta vergi indirimleri uygulamaya başladılar. Aynı şekilde Türkiye’de de geçen yıllarda dış yapımcıların ülke içinde film çekmelerini sağlama amacıyla masrafların yüzde 25’nin karşılanması için bir yasa tasarısı hazırlanmıştı.
Film endüstrisine vergi indirimi uygulayan İngiltere’de Troya, Batman: Başlıyor ve Harry Potter gibi filmler finanse edilmişti. Adı geçen filmlere İngiliz Royal Bank of Scotland (RBS) sermaye yatırımı yapmıştı. İngiltere’nin sağladığı sinema endüstrisinin gelişmesi amacıyla yapılan vergi indiriminden yararlanarak filmleri finanse eden RBS, Bloomberg ‘un araştırmasına göre vergi indirimlerinden yaklaşık 1 milyar sterlin kar elde etti. Üstelik bu şekilde kar elde eden tek kuruluş RBS değil.
The Guardian ‘ın geçen ay yayımladığı bir yazıda filmleri finanse ederek vergi indirimlerinden yararlanan benzer kuruluşların önce filmlerin dağıtım hakkını satın aldığını daha sonra hakları kiralama yolunu izlediğinden bahsediliyor. Görünürde her şey yasal ve her iki tarafta kazanıyor. Fakat bazı vergi uzmanları bunu vergi kaçırma şeklinde değerlendiriyor. Yapılan teşvik ve vergi indirimlerinin arka planında da bu gibi finansal oyunlar yaşanıyor.
Toparlayacak olursam, dünya film endüstrisinde 93 milyar dolardan fazla geliriyle Hollywood tartışmasız ilk sırada yer alıyor. Gelirler bir yana kültürel emperyalizm açısından da ABD’nin elinde çok güçlü bir silah var. Pazardan pay alma niyetiyle çeşitli teşvikler uygulayan bazı ülkeler de farklı oyunların kurbanı olmaya devam ediyor.
Kaynak: Ekonomist.co
Haberin Devamı
Film endüstrisi: Yüksek gelirler ve vergi indirimleri
0 yorum:
Yorum Gönder