Tüm İnsanların, Yarasaların, Kedilerin, Balinaların ve Farelerin Son Ortak Atasıyla Tanışın!
190 ton ağırlığında olup yüzmeye harikulade uyum elde etmiş olan mavi balinalar, plasentaya haiz memelilerdir. “Memeli” olması, annelerin bebekleri doğduktan sonrasında onları sütle beslediği; “plasentaya haiz” olması ise, annelerin, bebekleri doğmadan ilkin onları bir plasenta vasıtasıyla beslediği anlamına gelir. Plasenta, bir taraftan oksijenin ve besinlerin karşılıklı olarak alınıp verilmesini sağlarken öteki taraftan kan değiş tokuşunun önüne geçer.
1.5 gram ağırlığında olup uçmak için güzel bir halde uyum elde etmiş olan yabanarısı yarasası da plasentalı bir memelidir. Tıpkı bizim benzer biçimde. Ayılar, karıncayiyenler, zürafalar, sincaplar, armadillolar, gergedanlar, tavşanlar, deniz ayıları ve pangolinler de o şekilde.
Mükemmel boyut ve biçim çeşitliliklerine haiz tüm bu canlılar, dinozorların çoğunu bitiren kıyametten birkaç yüz bin yıl sonrasında yaşamış olan ufak, sessiz, süratli bir halde kaçan ve böcek yiyen bir canlıdan evrimleşmişlerdir.
ABD’li bilim adamlarından oluşan bir ekip, bu atasal plasentalı hayvanın modelini, muhteşem bir detay seviyesinde, yakın bir zamanda tekrardan inşa ettiler. Ağırlığının ne kadar bulunduğunu, ağzında bulunan öğütücü diş sayısını, sperminin şeklini ve boynundaki atardamarın gittiği yolu tahmin ettiler. Canlının herhangi bir fosili olmamasına karşın meydana getirilen tahminler, o hayvanın neslinden gelen ve bazıları hâlâ hayatta olup bazılarının soyu tükenen 80 tane canlıdan elde edildi.
Ayrıca, kaynaklarımdan birinin bana göndermiş olduğu (Oldenburg Üniversitesi’nden Olaf Bininda-Emonds) ve bu iş için tam olarak ne kadar çaba harcandığını özetleyen bir açıklamayı sizlerle paylaşmak isterim.
İnceleme yapmak için ekip, 86 değişik türün iskeletini 4.500’den fazla anatomik özelliğe gore değerlendirdi. Onların doldurmak zorunda oldukları o dev gibi tabloyu bir düşünün. İşte Bininda-Emonds’un açıklaması:
“Emek vermeyi kesinlikle müthiş buluyorum. Topladıkları özelliklerin veri düzeyi inanılmaz ve DNA dizilim verisiyle birleştirildiği vakit, günümüze değin olan plasentalı memeliler içindeki evrimsel ilişkilere dair, şüphesiz, en iyi tahminlerden birini sağlıyor.”
Ortalama 90 değişik tür için 4.500’den fazla özelliği kodlamanın ne kadar inanılmaz bir iş yükü bulunduğunu değişik bir açıdan anlatmam gerekirse, bir keresinde (yüksek lisans projem için) 35 türün “yalnız” 200 tane özelliğine bakmıştım ve bu, çeşitli tarih müzelerinde 6 hafta süresince günde sekiz saatten fazla aralıksız oturmamı gerektirmişti. Epey meşakkatli ve bir o denli da bunaltıcı bir işti.
Buna karşın sonuçlarda görünmeyen şey, ilk olarak, 4.500 özelliğe ulaşılırken ortaya konan çaba. Yalnız özellik listesinin kendisine ulaşmanın bile ne kadar uzun seneler sürdüğüne dair hikayeler duymuştum. Bu inanılması zor görünüyor fakat onların, bir özellik listesine ve bir yabanarası yarasasından bir mavi balinaya ve aradaki tüm garip ve mükemmel şekillere (mesela kunduzlara, fillere, ayıbalıklarına, tembel hayvanlara, mirketler hatta insanlara) kadar her şeye uyan özellik tanımlarına ulaşmış olduklarını unutmamanız lazım. Bunlar, denenecek ve özetlenecek pek fazlaca çeşitlilik demek.
Tamamı yetmezmiş benzer biçimde, bir çok kez birçok dedektif işi yapmaları gerekiyordu bu sebeple aynı yapı, genel anlamda belirli bir taksonomik gruba özgü olan isim/tanımlama ile beraber yeri ulaştığında yarım düzine başka adla bilinebiliyordu. Bu yüzden, deniz aygırına benzeyen bir hayvandaki bir kalça kemiğinin üstünde bulunan belirli bir çıkıntının, bir yerdomuzunun kalça kemiğindeki benzer bir konumda bulunan bir yükseltiyle, evrimsel olarak, aynı yapı olup olmadığına karar vermeye çalışırken de ortada epey bilim dönüyordu! Ve eğer aynı yapılarsa, onu ne olarak adlandırmak lazımdı?”
Çeviren: OZ (Evrim Ağacı)
Düzenleyen: AŞ (Evrim Ağacı)
Kaynak: NatGeo
Kaynak: Evrim Ağacı
Haberin Devamı
Bütün İnsanların, Yarasaların, Kedilerin, Balinaların ve Farelerin Son Ortak Atasıyla Tanışın!
0 yorum:
Yorum Gönder