Allegiant: Yitik Cennetin Ardında
Hollywood oldukça tutan kitap uyarlamalarını film hayata geçirmeye devam ediyor. Daha ilkin iki filmiyle vizyondaki yerini alan Divergent doğrusu Uyumsuz serisi, Allegiant ile serisine üçüncü halkayı dahil ediyor. Yandaş adıyla devletimizde beyazperdede izlenilecek film, oldukça okunan kitap serisinin aslına bakarsak üçüncü ve son kitabıydı. Sadece ekonomik şartların baskısıyla, yapımı üstüne alan stüdyo son kitabı ikiye ayırarak daha oldukça kar elde etme yoluna girdi. Netice olarak finalin ilk yarısı ile beraberiz.
Filmin mevzusuna özetlemek gerekirse değinelim. İkinci filmimizde kahramanlarımızı yönetimi devirirken bırakmıştık. Kurucuların bıraktığı kutu açıldığı anda, insanların dış dünyaya açılmaları öğütlenmişti. Sadece başa geçen Four’un ( Theo James ) anası Evelyn ( Naomi Watts ), halkın dışarı çıkışlarını yasaklar. Bunun üstüne Tris’in ( Shailene Woodley ) önderliğindeki bir grup yürekli grubuna mensup uyumsuz genç bu yasakları delerek duvarın diğeri tarafına geçerler. Burada onları yeni gerçekler beklemektedir.
Serinin yeni vizyona giren filmi, ikinci filmimizde olduğu benzer biçimde yol filmi olarak tanımlanabilir. Yeni şeyler keşfetmenin heyecanıyla, sistemin dışına çıkmak isteyen genç bir grubun arayışlarına bu filmimizde de devam ediyoruz. Doğal öteki filmleri düşündüğümüzde aslına bakarsak ilk filmin giriş filmi bulunduğunu hatırlarsak, serinin tüm halkalarını aynı doğrultuda aşama kaydediyor. İlk filmimizde sınırı olan alanın keşfi, ikinci filmimizde duvar sınırına kadar belirlenen alanların keşfi söz mevzusu oluyor. Bu filmimizde de bu duruma duvarın ötesinin keşfi ekleniyor.
Serinin üçüncü bölümünün kurgusu aslına bakılırsa senaryo anlamında Mad Max: Road Fury ile benzerlikler içeriyor. Direkt olmasa da aynı tema üstünden giden bir hikayeye tanıklık ediyoruz. Hatta dördüncü filmi de bahsettiğim benzetmeyle eşleştirme amaçlı kullanılabilir. Mad Max’teki bilinmeyene ve vaat edilmiş cennete erişme hevesinin peşinden gerçeklerle aydınlanan insanların hatalarını düzeltme evresine odaklanıldığını söyleyebiliriz. Allegiant’ta bu düşünce üstünden ilerleyerek hikayesine, genç seyircileri beyazperdeye bağlayacak pembe dizileri hatırlatan duygusal görüntüler yerleştirildiğinde, neredeyse aynı sonucuna ulaşan işlere rastlıyoruz.
Doğal filmi yalnız Mad Max ile sınırlamak saçma olur. Şundan dolayı genel anlamda ütopik hikayelerin çoğunda, aynı meseleye değinmek birazcık alışkanlık halini alan bir durum olarak özetlenebilir. Kaosun hakim bulunduğunu zamanda, düzeni getirmeye çalışan insanların mücedalesini isyankar ve seyircinin duygularını ayağa kaldırır bir halde yapmak klişe bir tutum olsa da, etkili olduğundan popüler bir serinin içinde bir kez daha kullanılıyor.
Netice olarak aynı filmi neredeyse üçüncü kez çekiyorlar. Fragmanını izleyenler adına o kadar da sürpriz içermeyen Allegiant , tahmin edilebilir hamlelerle ilerleyen ve neredeyse hiçbir karakterin kişisel gelişimlerinde aşama kaydedemedikleri ve aynı kaldıkları bir film olarak da düşünelebilir. Uyumsuz serisi kitaplarının okuyucuları, fantastik gençlik filmlere severlere ve türün takipçilerine bir haftasonunda izleyebilecekleri averaj bir film olarak önerilebilir. Bu serinin en büyük rakibi Hunger Games ile karşılaştırdığımızda, Hunger Games’in daha görkemli bir film olduğu söylenebilir.
Bir tutam sistem eleştirisi, bir tutam duygusal gençlik aksiyonu, bir tutam da oldukça satan kitap uyarlaması… Allegiant sinemalarda…
Kaynak: Paralel Beyazperde
Haberin Devamı
Allegiant: Kayıp Cennetin Peşinde
0 yorum:
Yorum Gönder