2008′de sayıları 43 olan ülke genelinde bu ameliyatı yapabilen cerrahların o zamana kadarki toplam operasyon sayısı 2 bin civarındayken, sadece 2011-2012 yılları arasında bin hastaya cerrahi işlem uygulandı, hekim sayısı da iki katına çıktı. Sağlık Bakanlığınca hazırlanan, “Türkiye’de Obezite Tedavisinde Obezite Cerrahisinin Yeri” başlıklı rapora göre, Türkiye’de 2003 yılında yüzde 12 olan obezite oranı 2012′de yüzde 17,2′ye yükseldi. Beden kitle indeksi değerlerine göre bireylerin yüzde 34,8′i fazla, yüzde 44,2′si normal, yüzde 3,9′u ise düşük kilolu. Kadınların yüzde 20,9′u obez, yüzde 30,4′ü ise fazla kilolu. Erkeklerde ise bu oranlar sırasıyla, yüzde 13,7 ve yüzde 39. 5 yılda bir tekrarlanan 15-49 yaş grubu kadınların çalışma kapsamına alındığı Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA) sonuçlarına göre ise obezite kadın nüfusta giderek artıyor. Araştırma sonuçlarına göre 15-49 yaş grubu kadınlarda fazla kiloluluk oranı 1998, 2003 ve 2008 yıllarında sırasıyla yüzde 33,4, yüzde 34,2 ve yüzde 34,4, obezite oranı ise yüzde 18,8, yüzde 22,7 ve yüzde 23,9 bulundu. Bu sonuçlara göre kadınlarda obezite sıklığında son 10 yılda yüzde 5,1 artış oldu. Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması (TBSA- 2010) sonuçlarına göre obezite sıklığı 19 yaş ve üzerinde yüzde 30,3 iken bu oran erkeklerde yüzde 20,5, kadınlarda yüzde 41 bulundu. Ayrıca fazla kilolu olma oranı ise yüzde 34,6 tespit edildi. Obezler 8-10 yıl erken ölüyor Rapora göre obez birinin normal ağırlıktaki birine göre 8-10 yıl daha erken ölmesi olası. Obez biri normal ağırlıklı bir kişiye göre yüzde 25 daha fazla sağlık harcaması oluşturuyor. Obeziteye yönelik sağlık harcamaları, OECD ülkelerinin çoğunda toplam sağlık harcamalarının yüzde 1-3′ünü, ABD’de ise yüzde 5-10′unu oluşturuyor. OECD ülkeleri ve Türkiye verileri obez sayısının ve bu bağlamda ekonomiye getireceği yükün artacağını gösteriyor. Hem hasta hem hekim sayısı artıyor Rapora göre obez sayısının artması, cerrahi tedavinin önemini dünyada ve ülkede günden güne artırıyor. Çalışmaya göre 2008 yılında obezite cerrahisi yapabildiğini ifade eden 43 hekimin o zaman kadar yaptığı toplam operasyon sayısı 2 bin 197. 2010 yılında sayıları 58′e yükselen hekimlerin o zamana kadar yaptığı toplam ameliyat sayısı ise 3 bin 268. Başka bir ifadeyle 2009-2010 yılları arasında bin 071 obez hastaya cerrahi işlem uygulandı, yıllık vaka ortalaması ise 535 oldu. 2012 yılında ise obezite cerrahisi uyguladığını ifade eden hekim sayısı 112′ye, toplam vaka sayısı da 4 bin 511′e ulaştı. Başka bir ifadeyle 2011-2012 yılları arasında bin 243 obez hastaya cerrahi işlem uygulandı, yıllık vaka ortalaması 621 oldu. Raporda, hekim sayısı 2 katına çıkmasına rağmen vaka sayısında yıllık ortalama yüzde 16′lık artış olduğu, ileri derecede obez sayısı göz önüne alındığında bu artışın ileriki yıllarda da devam etmesinin öngörüldüğü bildirildi. Hekimlerin dağılımına bakıldığında ise, 2008 yılında 43 hekim 10 şehirde görev yaparken, 2012 yılında 112 hekim 31 ile dağıldı. 2008 yılında bu ameliyatı yapan hekimlerin çoğunluğu üniversitede görevliyken 2012 yılına gelindiğinde daha çok özel hastanelerde çalıştıkları belirlendi. Kimlere uygulanıyor? Rapora göre morbid (ileri derecede, hastalık seviyesinde) obez sınıflamasına girenlerin hepsinde obezite cerrahisi uygulanabilir. Beden Kitle İndeksi (BKİ) 35 kg/m2′nin üstünde olup sistemik hastalığı olanlarla BKİ’i direkt 40 kg/m2′in üzerinde olanlar “morbid obez” kabul ediliyor. Raporda, ülkede bu yöntemle morbid obezlerin ancak binde birinin tedavi edilebildiği, ülkede, cerrahi tedaviye yönelik teknolojinin yaygınlaştırılarak kullanım oranlarının artırılması konusunun gündeme alınması gerektiği belirtildi. Ülkede beden kitle endeksi 40′ın üzerinde olup diyet, egzersiz, davranış tedavisi, ilaç gibi yöntemlerle kilo vermeye çalışan ancak başarılı olamayanlar veya kilo verdikten sonra alanlar, “Sosyal güvence altında laparoskopik bariatrik cerrahiye uygun aday” olarak tanımlanıyor. BKİ 35kg/m2 üzerinde ve metabolik veya sistemik sağlık sorunları olup, bel çevresi uluslararası rehberde önerilen rakamların üzerinde olanlar da sosyal güvence altında bu ameliyatı olabiliyor. Raporda, beden kitle indeksi 30′un altında olanların medikal ve diğer yöntemlerle tedavi edilmesi, ancak 30-35 arasında olanlara öncelikle girişimsel yöntemler uygulanabilmesi gerektiği belirtildi. Cerrahiye alternatif ilaçlar Rapora göre cerrahiye alternatif, “Orlistat” ve “subitramine” etken maddeli iki ilaç 27-28 kg/m2′den 50 kg/m2′ye kadar BKİ olanlarda kullanılabiliyor. Genellikle etkisi düşük bu ilaçların operasyona kadar geçen sürede kullanılabileceği, bu stratejinin özellikle BKİ’si 45 kg/m2 olanlarda uygulandığı belirtildi. Obezite cerrahisi Rapora göre obezite cerrahisi, obezitenin yanı sıra metabolik hastalıkların tedavisinde de kullanılıyor. Obezitenin nedeni, önlenmesi ve tedavisi için geliştirilen girişimsel tekniklerin tümü “Bariatrik cerrahi”, belirli bir sonuç elde etmek için çeşitli organ veya organ sistemlerine yapılan girişimlerin tümü ise “Metabolik cerrahi” olarak tanımlanıyor. Raporda, vücut ağırlığındaki yüzde 10′luk bir azalmanın bile obeziteyle ilişkili risk faktörlerinde çok önemli azalma sağladığı ancak istatistiksel verilere göre obezite tedavisi uygulanan ve kilo verenlerin yüzde 95′inden fazlasının yeniden kilo aldığı belirtildi. Bu nedenle morbid obez hastaların, tıbbi beslenme tedavisi, egzersiz ve davranış terapileri gibi yaşam tarzı değişiklikleriyle tedavi edilmeye çalışılmasının, hem hastanın sağlık sorunlarının çözümü, hem de maliyet açısından düşündürücü olduğu, bariatrik cerrahi uygulanmasının bu hasta grubu için çok daha etkin sonuçlar verebildiği bildirildi. Morbid obezlerde bu tür ameliyatların şeker, hiperlipidemi, hipertansiyon ve uyku apnesi gibi hastalıkları belirgin şekilde azalttığı veya ortadan kaldırdığı, bu nedenle hastada hayatta kalımı arttırdığı belirtildi. Rapora göre obezite cerrahisi gerekli olup bu operasyonu geçiren hastalar açısından devlet 2-4 yıl içinde ekonomik kazanım sağlıyor.
Kaynak: AA
0 yorum:
Yorum Gönder