Türkiye, 22 yıl sonra aynı acıyı yaşadı

Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Kozlu Müessese Müdürlüğünde, 3 Mart 1992′de 263 madencinin can verdiği grizu faciası, Türkiye’deki en fazla ölümlü iş kazası özelliği taşıyor. Bazı işçilerin cesetlerinin 5 yıl sonra bulunabildiği faciada, yaşamını yitiren yüzlerce maden işçisinin adları kent merkezindeki Maden Şehitleri Anıt Parkı’nda yaşatılırken, her yıl anma törenleri gerçekleştiriliyor. Kömür ocaklarındaki göçük, grizu patlaması, karbonmonoksit, karbondioksit ve metan gazı zehirlenmesi gibi kazalarda da çok sayıda madenci yaşamını yitirebiliyor. Kentte 1992′deki facianın yanı sıra 7 Mart 1983′te 103 madencinin hayatını kaybettiği grizu patlamasını, yeri geldiğinde madende ölen babasının yerine işe giren havza insanı hiç unutmuyor. Manisa’nın Soma ilçesindeki özel maden ocağında elektrik trafosunda çıkan yangın sonucu mahsur kalan işçilerin kurtarılması için havzadan giden kurtarma ekibindeki madenciler de geçmişteki acıların tecrübesiyle görev yapıyor. Binlerce ölü ve yaralı TTK istatistik verilerine göre, 1941′den itibaren ocaklarda meydana gelen iş kazalarında 3 bin 759 madenci hayatını kaybetti, 400 bin 173 işçi de yaralandı. Yıllar itibarıyla en fazla ölümlü iş kazaları 1992′de 276, 1983′te 145, 1955′te 122, 1947′de 121 ve 1942′de de 108 işçinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlandı. Kurumda geçmişe göre son yıllarda iş kazalarındaki düşüşe rağmen 1999′da 4, 2000′de 9, 2001′de 5, 2002′de 8, 2003′te 8, 2004′te 5, 2005′te 10, 2006′da 3, 2007′de 5, 2008′de 7, 2009′da 7, 2010′da 5, 2011′de 4, 2012′de 6 ve 2013′te 2 işçi yaşamını yitirdi. Madencinin bir avuç kömüre yolculuğu Kömür işletmeciliğine başlandığı 1848′den bugüne kadar yaklaşık 400 milyon ton taş kömürü üretilen havzada maden işçileri, 3 vardiyada girdiği maden ocaklarında 8 saatlik üretim yolculuğuna yer üstünde nerede ve ne iş yapacaklarının belirlendiği “tertip edilmeyle” başlıyor. Yerin metrelerce altında ”o gün” üstleneceği görevi öğrenen madenciler, TTK’da işçi asansörleri ve ardından bindikleri “fayton” denilen demiryolu aracıyla, özel sektörde ise ocağın içinde yürüyerek ”mutlak karanlık” niteledikleri derinlere ilerliyor. Sevdikleri ve iş arkadaşları tarafından ”hayırlı işler” yerine ”uğurlar olsun, Allah’a emanet ol” denilerek yolcu edilen madenciler, baretlerinin ışığıyla aydınlanan ocakta, demir tahkimatla örülmüş galerilerden farklı yönlere dağılan üretim bölgelerine gidiyor. Zengin rezervlerin bulunduğu damarlarda yeri geldiğinde yüksekliği 1 metreyi bulmayan üretim bölgesinde çalışan madenciler, en ufak ihmalin kendilerinin ve arkadaşlarının canına mal olabileceği bilinciyle işlerine koyuluyor. İşçilerin bir kısmı kömür kazılan alanlarda oluşan boşlukların çökmemesi için uzunlukları 4-5 metreyi bulan maden direklerini baltayla keserek tahkimat yaparken, madencilerin bir kısmı da genellikle sürünerek ulaşabildikleri dar kesitlerde kazmanın yanı sıra havayla çalışan kömür kazıcılarla çalışıyor. Kazdıkları kömürü küreklerle konveyöre (taşıyıcı) aktaran işçiler, ramazanda iftar ve sahurlarını, diğer günlerde de yemeklerini kömürden kararmış elleri ve yüzleriyle yerin metrelerce altında birlikte yiyor. Madencilerin kazılarıyla ocak içinde biriken ve konveyörle daha yüksek kotlardaki galerilere taşınan kömürün, burada vagonlara boşaltılmasının ardından yer üstüne yolculuğu başlıyor. Yüzlerce maden ocağının oluşturduğu yer altı şehirlerinde 160 yılı aşkın süredir kömür kazan madenciler, kendilerini bekleyen riskler nedeniyle sevdikleriyle vedalaşarak girdikleri ocaktan ”geçmiş olsun” denilerek çıkıyor. Kömür ocaklarında göçük, grizu patlaması, gaz zehirlenmesi, taş düşmesi gibi yüzlerce tehlike madencileri beklemesine rağmen, bölgede en çok istihdam maden sektöründe sağlanıyor.


Kaynak: AA


Share on Google Plus

About Unknown

This is a short description in the author block about the author. You edit it by entering text in the "Biographical Info" field in the user admin panel.

0 yorum:

Yorum Gönder