Cengiz Aldemir/Sozcu.com.tr
Erdoğanın çıkarttığı yasaların çıkarcılık ve kayırmacılık koktuğunu ifade eden CHP’li Alaattin Yüksel, Başbakan Erdoğan’ın diktatöryal yapısını kıracak sürecin Cumhurbaşkanlığı seçim süreci olduğunu, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kaybetmesinin, genel seçimlere etkisinin büyük olacağını vurguladı.
CHP İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel, Çıkan kanunlar ile demokrasi’nın çok yakın ilişkisinin olduğunun altını çizerek, belediyeleri ele geçirme planının arka planını SÖZCÜ’ye değerlendirdi.
CHP’li Alaattin Yüksel’in meclis çalışma odasında yaptığı değerlendirmeler şöyle :
ERDOĞAN TÜRKİYE’DE BELEDİYELERİ KENDİSİNE BAĞLADI
“Erdoğan belediyeler üzerinde neden böyle önemle duruyor bir bakalım. Afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi ile ilgili çıkan kanunla ne ilgisi var bunun demokrasi ile diyebilirsiniz. Ancak o kadar ilişkili ki, o yasayı çıkarmadan iki yıl önce 2010 haziranında yasaya bir madde eklediler. Bu kentsel dönüşüm alanlarının projelendirmesini büyükşehirler yapıyor, meclislerinden geçiriliyor ve uygulanıyordu. Buna bir madde eklediler bu uygulama bakanlar kurulu kararından sonra uygulanır diye. Ne yaptı bütün Türkiye’de ki belediyeleri kendisine bağladı.
ANKARA BELEDİYESİNE BAŞKA, İZMİR’E BAŞKA GÖZLE BAKIYOR
2010 haziranında bu maddeyi ilave ettiği bu madde üzerinde Ankara Büyükşehir Belediyesi ile beraber çalıştılar. Ankara Büyükşehir Belediyesi 7 tane projesini bakanlar kuruluna 6 temmuz da verdi, 7 temmuzda onaylanmış şekilde aldı. İzmir 9 projesini ondan önce verdi 2 yıl sürdü ve hala onaylanmayan projeleri var. Bu konuda çok mücadele verdim burada. Afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi yasası çıkarken örneğin zeytincilik, orman, boğaz içi, askeri güvenlik bölgeleri, yıpranmış eserleri koruma kanunu gibi 11 kanunu sayıyor. Bu kanunlar ve diğer çıkmış, çıkacak kanunlarda bu kanuna karşı olan hiç bir hüküm uygulanmaz diyor.
AYASOFYA, İZMİR FUARI GİBİ ALANLAR DA REZERV ALANI İÇİNDE
Bu ne demektir bu Ayasofya’yı, İzmir Fuarını kentsel dönüşüm alanı ilan edebilirsin. Rezerv alan tanımı var. O da şöyle üç gün önce sen yeni bir ev, iş yeri yaptın planlı, projeli, onaylı. Sana üç gün sonra gelip burasını rezerv alanı ilan ettim diyerek yık burayı diyebiliyor. Yıkmaz san senden alıyor, paran yoksa tapuya şerh düşüyor satarken, kamulaştırırken alıyor.
ERDOĞAN’IN ÇETE YASALARI
Buna karşı dava açabilirsin diyor. Ama yürütmeyi durdurmayı alamazsın diyor. AOÇ’da olduğu gibi. Benim bir kamulaştırma davam var memlekette 25 yıldır sürüyor o dava. Bu ne demektir, sen yürütmeyi durdurmayı alamazsan ben senin yerini yıkarım, istediğimi de yaparım, sen dava ile uğraş dur Türkiye’de. Burada bile insanların mülkiyet hakkı diye bir şey yok yani. Erdoğan’ın her çıkarttığı yasa da ki en son çıkarttığı MİT yasası da özel kendisine bağlı, orduyu bile kendine bağladı. Çıkan yasalar çete yasası olarak değerlendirmek lazım. Çünkü hep çıkar ve kayırmacılık koktuğu için, çete yasaları demek lazım.
BÜYÜK BİR BİRLİKTELİK OLUŞTURMAMIZ LAZIM
Türkiye’nin demokrasisini düzeltmeye ihtiyacı var. O yüzden sağcıydı, solcuydu gibi vs. bir kere sen demokraside mi, diktatöryal bir rejimde mi yaşamak istiyorsun? Türk’ü, Kürd’ü, MHP’lisi de, HDP’lisi de, CHP’lisi de bunun cevabını verecek herkes. Bu dikta rejimine karşı büyük bir birliktelik oluşturmamız lazım.
Muhalif olan herkesi hapse attılar. Ahmet Şık yazmış ‘ ben önce kendi davamı inceledim ki tamamen kurmaca bir dava, sonra başkalarınkini inceledim, ki içlerinde düşüncelerinden nefret ettiğim insanlar da vardı bunların içinde. Hepimizin davası aynı kurmaca ile başlıyor iktidarı düşürme kurmacası’ gibi diyor. İktidara karşı olan herkes darbecidir ve derhal hapse atılmalıdır. Kendine 30-40 yıl hizmet etmiş birisi bir gün bile onu eleştirdi mi aynı muameleyi o kişilere de yaptı.
ERDOĞAN YOKSULLUĞUN ARTMASINI SAĞLIYOR
TÜSİAD öyle, Koç holdinge gezi eylemlerinde yardım ettin insanlara diye mali polisler ile üzerine saldırırsa, o sırada onu savundu diye kendine 40 yıl hizmet eden BOYDAK grubuna aynı şekilde aynı muameleyi yaparsa Kayseride, kimsenin girişim, kişisel özgürlüğünden bahsetmesi mümkün değil Türkiye’de.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri Türkiye için çok önemli bir durum arz ediyor. Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası genel seçimler gelecek ki o genel seçimlerin alt yapısı, moral olur. Seçim kaybettikçe halk daha umutsuzluğa kapılıyor ve diktatörün yanında yer almaya çalışıyor. Oyu yoksul kesimden alıyor ve o insanların yoksulluğunu çözmüyor, tam tersine yoksulluğun artmasını sağlıyor. Erdoğan, onları muhtaç hale getirerek seçim süreçlerinde küçük sadakalar ile oy alarak sömürüyor.
ERDOĞAN’IN CUMHURBAŞKANLIĞINDA Kİ YENİLGİSİ, GENEL SEÇİMLERE DE SİRAYET EDER
Özgürlükler ve demokrasi düşmanı, yolsuzluk ve rüşvete bulaşmış Erdoğan Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanamazsa Türkiye’de çok şey değişmeye başlar. dünyada ahlaki, demokrasi ve özgürlükler konusunda bu değerlere sahip çıkan bir ülke olarak yeniden başka bir yerlere oturtulmaya başlar. Kazanırsa 3. dünya ülkelerinden birisi konumunda olur ki bugün Freedom House’un değerlendirmeleri doğrultusunda, Uganda gibi ülkelerle birlikte anılmaya başlarsın devam edersin.
Erdoğan’ın seçilememesi Türkiye’ye çok büyük bir moral getirecektir. Diktatöre karşı seçim de kazanılabiliyormuş, biz bunu başarabiliriz algısı oluşacaktır.Erdoğan Cumhurbaşkanlığında ki yenilgisi genel seçimlere de sirayet eder o zaman. Türkiye kurtulur bir diktatörden.”
Haber Kaynağı: Sözcü
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
0 yorum:
Yorum Gönder