Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, BM Filistin Halkının Vazgeçilmez Haklarının Kullanılması Komitesi Toplantısı’nın açılışında yaptığı konuşmada, BM tarafından Filistin Halkıyla Dayanışma Yılı ilan edilen 2014′te toplantıya ev sahipliği yapmaktan onur duyduklarını söyledi. Dışişleri Bakanı ve bir Kudüs sevdalısı olarak bu toplantıya ev sahipliği yapmaktan büyük onur duyduğunu vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti: “Tarihte öyle şehirler vardır ki o şehirleri anladığınızda insanlığın vicdanını, insanlığın tarih boyunca yaşadığı serüveni derinlemesine anlarsınız. Eğer böyle bir şehirler sıralaması yapılsa Kudüs şehri en başta yer alırdı. Kudüs için ‘tarih ile metafiziğin birleştiği büyük şehir’ demiştim. Gerçekten birçok kez bulundum ama iki kez Kudüs’te bulunduğumda bunu derinlemesine hissettim. Birisi 1983 yılında Sabra ve Şatilla katliamlarıının o hüzünlü atmosferinin yaşandığı günlerde Kudüs’teydim. Sokağa çıkma yasağı vardı ama o güne kadar Kudüsle ilgili büyük bir hasretle beklemiş biri olarak, Kudüs’ü doyasıya yaşamak isteyen birisi olarak, sıradan bir insan olarak, bir Müslüman olarak kimse bana o sokağa çıkma yasağını izah edemezdi.” Davutoğlu, genç yaşında Kudüs’ü sokak sokak gezmenin nasıl büyük bir irfan dersi olduğunu fark ettiğini belirterek, 2008′de bu kez Başbakan Başdanışmanı olarak, görüşmelerde bulunmak üzere Kudüs’te bulunduğunda, bütün bir Kadir Gecesi’ni “Kudüslü kardeşleriyle beraber Mescid-i Aksa’da ifa ettiğini” anlattı. “Kudüs’ün korunması bir borçtur” Davutoğlu, Kudüs’ü anlayanın insanlığı anlayacağını vurgulayarak, Kudüs’ün insanlık tarihinin hülasası olduğunu söyledi. “Hz. İbrahim’in imanı, Hz. Süleyman’ın azameti, Hz. İsa’nın şefkati, Hz. Muhammedin rahmeti, Salahaddin Eyyubi’nin dirayeti, Sultan 2. Abdulhamid’in feraseti, Hz. Ömer’in adaleti, hepsi Kudüs’te buluşmuştur” diyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz, Hz. İbrahim’i andığımızda Kudus’ü hatırlarız, Hz. Musa’yı andığımızda Kudüs’ü hatırlarız, Hz. İsa’yı andığımızda Kudüs’ü hatırlatırız. Onlar bugün başka dinlerin peygamberleri gibi görünse de bizim için İbrahimi geleneği, bizim Peygamberlerimizdir. Onların geleneğine, mirasına yapılacak en ufak bir tecavüz, bizim için insanlığa yapılan tecavüzdür.” Davutoğlu, Kudüs’ün sadece siyasi bir mesele olmadığını belirterek, “Bizim için Kudüs’ün korunması, muhafazası, haklarının adalet içinde yerine getirilmesi sadece bir siyasi sorumluluk alanı değildir. Kudüs’ün korunması insanlık vicdanına ve insanlığın tarihi serüvenine karşı bir borçtur. Kudüs’ü bugün bütün mirasından arındırmak isteyenler aslında sadece Filistin halkına zulmetmekle kalmıyor, aynı zamanda insanlık tarihine karşı da büyük bir cürüm işlemektedir” ifadelerini kullandı. “Kudüs’ü anlamayan, insanlığın varoluşunu, varoluş arayışını, insanlığın özgürlüğünü, onurunu anlayamaz” diyen Davutoğlu, Kudüs’ü hakkıyla anlayanın da bütün bunların Kudüs’te buluştuğunu göreceğini söyledi. “Mescid-i Aksa, Müslümanların ezeli ve ebedi ibadet mekanıdır” Davutoğlu, Kudüs bağlamında üç sorumluluk alanının bulunduğunu kaydederek, bunlardan birincisinin ahlaki ve ontolojik sorumluluk alanı olduğunu belirtti. Burada en önemli hususun Kudüs’ün bir çatışma alanı değil, ortak barış alanına dönüştürülmesi olduğunun altını çizen Davutoğlu, şunları kaydetti: “Bu insanlık vicdanı itibarıyla bakıldığında hangi hukuk ya da siyaset Kudüs ile Batı Şeria arasında örülen duvarı izah edilebilir? Hangi güç insanların fevç fevç Kudüs’e akmasına engel olabilir? Hangi güç, hangi gerekçeyle Kudüs’ü insanlara kapayabilir? Mescid-i Aksa’nın kapısına belli günlerde, saatlerde kilit vurabilir? Sadece Müslümanlar olarak değil bütün insanlık olarak, Mescid-i Aksa’ya vurulmak istene bu kilide karşı ahlaki ve ontolojik bilincimizle isyan etmek zorundayız. Bunun için siyasette olmaya gerek yok, diplomat olmaya gerek yok, bunun için konuyla ilgili doğrudan uzman olmaya da gerek yok. Bunun için insan olmak yeterli.” Mescid-i Aksa’nın, Müslümanların ezeli ve ebedi ibadet mekanı olduğunu vurgulayan Davutoğlu, “Ramallah ve Gazze’deki Müslümanların, Kudüs’e ulaşmasına engel olmak aslında o duvarları örmek, insanlık tarihiyle insanlık arasına duvar örmektir” dedi. “Birileri Kudüs’ü tek bir dini merkez haline getirmek istiyor” Dışişleri Bakanı Davutoğlu, ikinci sorumluluk alanının kültürel olduğuna değinerek, “Bu kültür mirası tek bir dine, tek bir etnisiteye indirgenemeyecek kadar derin ve köklü bir mirastır. Bu mirasa sahip çıkmak hepimiz için bir vecibedir” dedi. “Birileri Kudüs’ü tek bir dini merkez haline getirmek istiyor” ifadesini kullanan Davutoğlu, “Bu İsrail ya da bugünkü anlamda Yahudi egemenliği şeklinde görülebilir ama biz hiçbir zaman bu tür iddialara izin vermememiz icap eder. Kudüs tarih boyunca ve özellikle de gurur ve iftiharla söylüyorum ki bizlerin orada tarihi sorumluluk üstlendiği Osmanlı asırları boyunca her dine her inanca açık olmuştur” diye konuştu. Bugün Filistinliler’e borçlu olunduğunu hatırlatan Davutoğlu, “Baskıya ve zulme karşı boyun eğmediler. Hepimiz için de Filistinlilerin bu kültürel mirasa sahip çıkma çabalarına destek vermek bir zarurettir. Kimse Kudüs’ün kadim kimlğini, İslam kimliğini yok edecek tasarruflarda bulunamaz” dedi. Davutoğlu, Kudüs’e karşı ahlaki ve kültürel sorumluğun yanısıra siyasi sorumluğun da olduğunu belirterek, “Kudüs uluslararası hukuka göre işgal altındaki bir topraktır. Kudüs’te yaşayanlar, işgalin bütün mağduriyetini, bütün çilesini çekmektedirler. 1949′dan beri yaşananlara şahit oluyoruz” ifadelerini kullandı. Davutuğlu, BM ve İslam İşbirliği Teşkilatları (İİT) olarak, Filistin halkı ile dayanışmanın gösterilmesi gerektiğini söyleyerek, korunması gerekenin hukuk ve adalet olduğunu söyledi. “Bütün Filistin ve Kudüs’te adalet ayaklar altına alınmıştır” diyen Davutoğlu, şöyle devam etti: “1948′den bu yana çok sayıda BM Genel Kurul Kararı ile Filistin halkının hakları ve Kudüs’ün kültürel kimliğinin korunması uluslararası hukukla teyit edilmiştir. Hepimiz, ne kadar çok karar alındığını biliriz. Ancak önemli olan BM kararlarının uygulanması, bu kararlar uygulanmıyor? Esas soru bu. BM’nin kararları uygulanmayacaksa neden alınıyor? Şimdi, Kudüs’ün yüzde 85′i alınarak İsrail’e verilmiştir. Şu anda, Kudüs’te yaşayanların yüzde 38,5′i illegal oturmaktadır.” “Kimse Kudüs’te tek taraflı karar alıp hayata geçiremez” Davutoğlu, Ortadoğu’da bir gün barış sağlanacaksa bunun yolunun Kudüs meselesinin çözümünden geçtiğini belirtti. Filistin meselesinin son yarım yüzyılın en önemli meselesi olduğunu dile getiren Bakan Davutoğlu, ‘Mescid- Aksa meselesi çözülmeden, Mescid-i Aksa’nın İslam kültür ve medeniyetinin ayrılmaz ve asli bir unsuru olduğunu tescil ve garanti altına alınmadan ne Kudüs meselesi çözülebilir ne de Filistin meselesi çözülebilir. Kudüs meselesi çözülmeden de diğer bütün meseleler çözülse dahi Ortadoğu barış gerçekleşemez. Öyle alanlar var ki Filistinli taraflar ve İsrailli taraflar oturup kendi aralarında çözebilirler. Nitekim ekonomik kaynakların paylaşımı, sınırların belirlenmesi… Ama iki konu var ki Filistinli kardeşlerimizin ötesinde sorumluluk alanları oluşturur. O anlamda Filistinli kardeşlerimizin yanında bulunma sorumluluğumuz var ve siyasi anlamda destekleme sorumluluğumuz var” diye konuştu. Desteklenmesi gereken iki konudan birincisinin mülteciler sorunu olduğunu söyleyen Davutoğlu, diğerinin ise Kudüs meselesi olduğunu kaydetti. ” Kudüs bütün bir insanlığın, bütün Müslümanların ve Hristiyanların meselesidir” ifadesini kullanan Davutoğlu, “Kimse Kudüs’te tek taraflı karar alıp hayata geçiremez. Geçirirse Ortadoğu barışına en büyük dinamit vurulur.Kudüs kıblemizdir. Kudüs meselesi halledilinceye kadar Ortadoğu barışı gerçekleşemez” dedi.
Kaynak: AA
0 yorum:
Yorum Gönder